EBU TURAB “HZ. ALİ”

Yayınlama: 25.01.2024

EBU TURAB “HZ. ALİ”

Hz.  Ali (ra) hicretten 22 yıl önce, miladi 600 yılında Mekke-i mükerreme de doğmuştur. Peygamber Efendimizin amcasının oğlu, damadı ve dört büyük halifenin (Hulefa-i raşidin 656-661) 4. halifesidir.

Mekke’deki kıtlık üzerine Resulullah, amcası Ebu Talib’in yükünü hafifletmek ve ona minnet borcunu ödemek düşüncesi ile Hz. Ali’yi yanına aldı. Henüz 4-5 yaşlarında bir çocuktu. Çocukluk yılları Peygamberimizin terbiyesi altında geçti. 10 yaşında İslam ile şereflendi. Hz. Hatice’ den sonra ilk iman eden Müslüman erkek vasfını aldı. Resulullah’ın terbiyesi altında yetişen Hz. Ali Resulullah’ı adeta bir gölge gibi takip etti. Cesareti ve şecaati ile katıldığı bütün savaşlarda bedir, Uhud, Hendek, Hayber başta olmak üzere Resulullah’ın sancaktarlığını yapmış ve büyük kahramanlıklar ve cesaretin en güzel örneklerini göstermiştir. Uhud savaşında Peygamberimizi şehit etmek için saldırdıklarında vücudunu ona siper etmiş, yara almıştır. Ucu iki Çatallı olan “zülfikar” isimli meşhur kılıcı, Uhud’da gösterdiği üstün kahramanlık cesaret ve fedakarlık sebebiyle Resulullah ona hediye etmiştir. Peygambere vahiy katipliği yapmış, Hudeybiye Antlaşması’nı o yazmıştır. Mekke ve Medine devirlerinde her an Peygamberimizin yanında yer almıştır. Hicret esnasında Peygamberimizin yatağında uyuyarak müşrikleri oyalayıp, efendimize zaman kazandırmıştır. Mekke’nin fethinden sonra Kabe’deki putları imha etmek görevi de ona verilmiştir.

Hicretin 2. yılında bedir savaşından sonra Peygamber Efendimizin kızı Fatıma ile evlenmiştir. Bu evlilikten Hasan, Hüseyin, Muhsin, Zeynep, Ümmügülsüm adlarında 3 erkek, 2 kız çocukları olmuştur. Onların yuvaları adete bir ilim meclisi olmuş, çocuklarının her birini İslam ahlakıyla yetiştirmişlerdir. Onların kurduğu yuvada sevgi ve saygı hakimdi. İbadete çok düşkünlerdi. Evde kuran okurlar, hadis müzakere ederler, çok namaz kılarlar, çokça nafile oruç tutarlardı. Hz. Ali Salih, Hz. Fatıma ise adeta iffet ve haya sahibi saliha bir hanımdı. Hazreti Ali ve Hz. Fatıma çocukluk ve gençlik yıllarını Peygamber Efendimizin himayesi ve terbiyesi altında yetişmiş her yönüyle Peygamber Efendimizi örnek almış şahsiyetlerdir.

Hz. Ali ortaboylu, esmer tenli, iri siyah gözlü olup, sakalı sık ve genişti. Yüzü güzeldi, gülümserken dişleri görünürdü. Fiziki güzelliğinin yanı sıra dürüstlüğü, cesareti, üstün zekaya sahip oluşu ile çevresinde örnek bir delikanlı idi. Peygamber Efendimiz ona “Ebu Turab“ (toprağın babası) künyesini vermiştir. Çocukluğunda puta tapmadığı için “Kerremallahu vecheh” olarak da anılmıştır. Kuran, hadis ve özellikle fıkıh alanındaki bilgileri ile kendini kabul ettirmiş bir otoritedir. Rivayet ettiği hadislerin çoğu fıkıh konularına dair olup, Kur’an-ı Kerim konusundaki derin bilgisinden faydalanmak isteyenleri kendisine soru sormaya teşvik eder, ayetlerin nerede, ne zaman lazım olduğunu çok iyi bilirdi. Peygamberimiz hayattayken Kur’an-ı Kerim’in tamamını ezberlemiş, onun meselelerine vakıf olan sayılı sahabelerden biridir. Hz. Ali, Yemen’de kadılık yapmış olup, onun hukuk bilgisi vermedeki başarısı, Hz. Ömer tarafından “en isabetli hüküm verenimiz Ali idi” diyerek övülmüştür.  Bu sebeple ilk üç halife onun fikrini almayı ihmal etmemişlerdir. Diğer sahabiler de görüşlerinin doğruluğuna inandıkları için, dini bir meseleyi başkalarına sorma ihtiyacı duymamışlardır. Halifelik döneminin tamamı savaşlarla ve ortaya çıkan fitneleri bastırmakla geçmiş olması hasebiyle, geniş fıkıh ve tefsir bilgilerini genç nesillere aktarmaya fırsat bulamamıştır.

Hz. Ali (ra) Kuran ve sünneti en iyi bilenlerden olup, Kur’an ve sünnete tam anlamıyla bağlı, İslam’ın yayılış tarihinde ve Müslümanlar arasındaki ilim, takva, ihlas, samimiyet, fedakarlık, şefkat, kahramanlık gibi yüksek ahlaki ve insani vasıfları bakımından müstesna bir mevkiye sahip, takva sahibi  bir mümindir. (TDV İslam Ansiklopedisi)

661 yılında sabah namazına giderken harici olan Abdurrahman B. Mülcem tarafından yaralanarak şehit edilmiştir. Kufe’ye defnedilmiştir.

Hz. Ali (ra)’nin hikmetli sözü İle;

İnsanlar uykudadır; öldükleri zaman uyanacaklardır.

“Size en büyük alimin kim olduğunu haber vereyim mi?  Allah’ın kullarına O’nun yasaklarını cazip göstermeyen, Allah’ın verdiği mühlete aldanıp da, onlara ilahi azaptan kurtulduklarını telkin etmeyen ve O’nun rahmetinden ümit kesilmesine sebep olmayan kimsedir.”

Selam ve dua ile…