Hiç kalbi olmadan yaşayan bir adam, kanatları olmadan uçan bir kuş, kesik kollarıyla keman çalan bir müzisyen gördünüz mü?..
Gözleri kör bir çocuk, sizin gibi koşup oynayabilir mi? Telgraf tellerin-deki serçeleri sayabilir mi sizler gibi? Ya dili olmayan bir talihsiz, hoşunuza giden bir şarkıyı söyleyebilir mi? Meselâ; “yine bir gül nihai aldı bu gönlümü” diyebilir mi gözlerinizi yaşartarak?
Biri olmadan diğerini yapamayacağımız; binlerce, milyonlarca şey sayılabilir. Olanaklar ve eylemler ilişkisi bu. Yürümek için ayak, görmek için göz, konuşmak için dil, düşünmek için beyin!.. Bunlar; hayatın, organik yaşayışın, tıbbın bizden istediği şartlar!..
Kalbiniz mi ağrıyor, aman bir doktora görünün!
Dişleriniz bakımsız kalmış; fırçalayın! Azı dişinizi doldururuz olur biter.
Evet, gözlerimiz astigmat; hem çok ilerlemiş. Sıfır yetmiş beş bir mercek, mümkünse renkli. Geceleri okumak yasak!
Ve bizi daha sağlam, daha rahat yaşatmaya çalışan binlerce tavsiye, binlerce emek!..
Fakat yalnız bununla mı kalıyor yaşamak? Hayatın, insan olmanın bizden istediği şeyler, sadece sağlam bir kalp, bakımlı dişler, işlek bir beyin mi?
Farzediniz ki yetmiş yıl, yüzyıl yaşayabilecek garanti belgesini çıkardık. Farzedin ki zaman hiç işlemiyor, bütün saatleri yerinde dondurduk!.. Artık kıyamete kadar bir çocuk gibi genç ve taze uzuvlarla yaşayabileceksiniz! Bütün hastalıklar, mikroplar sizi boykot ettiler, kapınıza bile uğramıyorlar!..
Bu, bizim mutlu olmamız, insanlarla, meselelerle tedirgin olmadan yüz yüze yaşayıp gitmemize yetecek mi? Bizi iteleyen, kakalayan güçlere, zıtlıklara karşı durabilecek miyiz? Kalbimizin sağlamlığı, mahcup olmadan yaşamamızı, başı dik durmamızı sağlayabilecek mi? Sayılan ve sevilen olmak için dişlerimizin güzelliği, nabzımızın yetmişi vurması sizce yeterli mi? Doktorumuzun yüzünü güldüren gerçekler, toplumda yer alabildiğimizin, hakiki insan ölçülerinde olduğumuzun bir ispatı mıdır?
Değildir efendiler değildir! Yaşamak yalnız bu değildir. İnsanca ayakta durmanın, insanca ömür sürmenin, kabul edilmenin, sevilmenin ispatı bu değildir. Yüzyıl, yüzelli yıl nefes almak; amacı, hedefi değildir insanın!..
Değildir efendiler değildir! Organik hayat sürmenin, mekanik işleyişlerin adı yaşamak değildir. Mahcubiyetler, üzülmeler, küçük düşmeler, ahlâksızlıklar, aldanma ve aldatmalar, başarısızlıklar insanca yaşamanın özellikleri değildir.
İnsana, yüzyıllık ömrü bir gün gibi gösteren; kuru, mekanik bir hayat yerine, bir günü bin yıl kadar uzatacak huzurlu bir hayat, ancak onun yaradılışında tertiplenmiş gerçek hedefine ulaşmakla hakikat olur. Bu hedef; şereftir. Onun insanca yaşaması için gereken ruh ve gıda budur!..