ŞEB-İ  ARUS   

Yayınlama: 14.12.2023

ŞEB-İ  ARUS

17 Aralık 1273 Mevlana’nın ölüm günü olan ”Şeb-i Arus” Mevlana’nın Rabbine, sevgiliye kavuşması (hakka vuslat) “düğün gecesi “olarak adlandırılır.

7-17 aralık arasında Hz. Mevlana’nın vuslat yıldönümü, uluslararası anma törenleri her yıl vatandaşların katılımıyla kutlanır. Bugünlerde yurdun her yerinde etkinlikler düzenlenir. Mevlevîler tarafından yapılan mesnevilerin ve semahların döndüğü etkinliklerle Mevlâna anılır. Mevlâna haftası ile Mevlana’ya dair birçok düşünceyi, hayat felsefesini ve yaşayış şeklini bu etkinliklerle kutlanır.2007 yılı Mevlana’nın 800. doğum yılı olduğu için UNESCO tarafından dünya Mevlana yılı ilan edilmiştir.

Mevlâna, 13. yy. da yaşamış Müslüman şair,fâkih,âlim, ilahiyatçı ve sufimutasavvıftır.Kendisinin etkisi yalnızca bir ulusla veya etkin kimlikle sınırlı kalmayarak pek çok farklı millete ulaşmıştır. Doğudan batıya, dünyanın dört bir yanında eserleriyle insanlığa yol gösteren bir rehber olarak görülmektedir.30 Eylül 1207 yılında Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan ülkesinin Belh şehrinde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Mevlâna Celaleddin-i Rumi dir. Yaşadığı dönemde Anadolu’yaDiyar-ı Rum denildiği için Rumi soyadını; zamanın içinde de kendisine duyulan büyük saygının ifadesi olarak efendimiz anlamına gelen “Mevlana“adını almıştır. Babası Bahaeddin Veled,Belh kentinde hocalık yapan, Sultanu’lUlema (bilginler sultanı) lakabıyla anılan din bilgini ve hukukçudur. Kaynaklara göre babası Bahattin Veledin anne tarafından Hz. Muhammed (SAV) torunu olan Hz. Hüseyin’le on dördüncü göbekten;baba tarafından Hz. Muhammed’in Hz.Ebu Bekir (RA) onuncu göbekten yakınlığı vardır. Annesi Mü’mine Hatun asil bir aileden olup Belh emirinin kızı, babaannesi Harzemşahlar hanedanlığının Türk prensesi, büyük babası ise derin bilgisiyle dönemi oldukça etkilemiş olan bir âlimdir. Babası Bahaeddin Velet, oğlu Mevlana’ya tasavvufu öğretmiştir. Onu yetiştirirken doğru yolu bulması, derin ve incelikli düşünebilmesi için sırlarını paylaşmıştır. Selçuklu sultanı AlaaddinKeykubatın ısrarıyla Bahaeddin Velet ve mevlana Selçukluların başkenti Konya’ya yerleşirler.Babasının vefatından sonra onun vasiyetiyle,müritlerinin de ısrarla ricaları ve sultanın buyruğu üzerine Mevlâna, babası Bahaeddin Veledin yerine geçer.Öncesin de Tirmizi’nin sonrasın da Şems-i Tebriz’inin Konya’ya gelmesiyle aralarında manevi dostluk oluşur. Babasından sonra eğitime onlarla devam eder.Yüksek ilimler de daha da çok derinleşmek için senelerce fıkıh, tefsir, hadis ve usul  ilimlerinde dersler alır.Sonra ilmî incelemeler yapmak için Şam’a gider.Orada yedi yıllık öğrenimini tamamlayıp Konya’ya dönen MevlânaTirmizi rehberliğinde nefsini yenmeye çalışır. Art arda üç defa kırk gün az yemek, az içmek, az uyumak ve vaktinin tamamını ibadetle geçirmek suretiyle nefsini arıtır.Tirmizi, Mevlana’yı kucaklayıp öperek;“bütün ilimlerde eşi ve benzeri olmayan bir insan, nebilerin,velilerin parmakla gösterdiği kişi olmuşsun. Bismillah de yürü der”Tirmizi’nin vefatından sonra kendinden ve ondan da kattığı notlarla “fihimafih” (Ne varsa içindedir) kitabını yazar. Artık medreselerde fıkıh ve din bilimi okutan Mevlâna bir ilim adamı olmuş, binlerce talebe yetiştirmiştir. Babası Bahaeddin Veled ve şeyhi Tirmizi’den aldığı eğitim ile manevi olarak sağlam bir yolda ilerler, müritleri ve öğrencileri için çalışır.                             17 Aralık 1273 Pazartesi günü vefat eden Mevlâna, Konya’da babasının bulunduğu yere defnedilir. O kendi hayatını üç kelimeyle özetlemiştir:

“Hamdım,Piştim,Yandım.”

Mevlâna Celalettin Rumi’nin eserleri: Mesnevi, Büyük divan (Divan’ı Kebir), Fihi Ma Fih (ne varsa içindedir), Mecalis-i Seba (Mevlana’nın yedi vaazı), Mektubat (mektuplar)

Mevlâna, eserlerini çoğunlukla Farsça kaleme aldı. Bunun yanısıra nadiren Türkçe, Arapça ve Rumca kullanmayı tercih etti. Konya’da yazdığı, “Mesnevî” Fars dili ile yazılmış en büyük şiirlerinden biri olarak kabul gördü. Diğer bütün sufilergibi Mevlâna Celaleddin Rumi’nin temel öğretisi, TEVHİD düşüncesi etrafında örgülenir. Mevlana’nın Rabbine olan bağıele alınarak, Rabbine duyduğu aşk ile ön plana çıkmıştır.Mevlâna tüm dünyada aşkın, sabrın ve hoşgörünün sembolü olmuştur.

“Sevgiyle acı tatlı olur…Sevgiyle dertler şifa bulur…Sevgiyle ölüler dirilir…deyişiyle yüzyıllar öncesinden bugüne ışık yakan engin bir dehadır.                                                                                                                                                          Selam ve dua ile…