Balkon

Yayınlama: 17.04.2024
Düzenleme: 16.04.2024 18:19

Balkon

Nezih bir ortamda yazı yazmak, kitap okumak, çay yudumlamak, sohbet etmek isterim sevdiklerimle. Apartman daireleri sanki modern hapishanelermiş gibi gelir hep bana. Ama apartmana dair sevdiğim tek şey balkondur. Ev satın alırken en dikkat ettiğim özeliklerden biridir, geniş ve manzaralı bir balkona sahip olmak.

Yaşadığım coğrafya itibariyle karasal iklim hüküm sürmekte ve yazın gündüzleri sıcak, akşamları çok serin geçmektedir. Bu bağlamda yaşam alanımı oluşturan balkonu sıcak ve soğuktan etkilenmeyecek, bana yaz, kış hizmet edebilecek şekilde tasarlamak bence çok mühimdir. Öncelikle cam balkon olması gerekmektedir. Kış şartları için bir radyatör yazın sıcaktan korunmak adına bir perde mümkünse soğutma sitemleri de olmalıdır. Balkon deyip geçmeyin evin dışa açılan kapısıdır, vitrinidir, en önemli yaşam alanıdır.

Genetik yapımızda doğa ile iç içe olmak kaçınılmaz bir olgu. Sanayileşme sürecinden bugüne her ne kadar toplu konut şeklinde yapılandırılmış bir betonarme kütlelerinde yaşamaya itilmiş olsak da halen bir çıkış noktası aradığımızın simgesidir, balkon. Bir baş kaldırıdır, bizi genetiğimizden koparıp atmaya çalışan bir zihniyete. Balkonu olmayan ya da balkonda vakit geçirmeyen insan hiçbir şey üretmez gibi gelir bana. Bakın şu satırları sıcak bir yaz günü serin bir balkondan kaleme alıyorum keyifle. Bir oda içerisinde değilim. Karşımda iğde ağacı, daha ileride bir çocuk parkı, yoldan gelip geçenlerin ritmik sesleri, beynimde nöronları harekete geçiren bir ilham perileri gibi motivasyon sağlamakta bana. Masama gelip giden çay, kahve ikramları da cabası. Neyleyim marka kafelerin soğuk yalnızlıklarını balkonum varken. Sizce de öyle değil mi?

Her birimizin balkonu değme kafeleri aratmayacak bir formda tekrar ele alınsa, arkadaşlarımızı balkonlarımızda ağırlayabilsek, içlerine birer salıncak koysak, saksıda çiçeklerimiz olsa sulanmayı bekleyen, bir heybemiz olsa her an iple sarkıtıp köşedeki bakkala seslenebileceğimiz, seslendiğimizde iple sarkıttığımız bir heybeye sıcacık simitlerimizi koyan simitçi abiye selam verebilsek sabahları, evet hep birlikte bir balkon devrimi başlatsak ey okuyucu, hoş olmaz mı?

Yazdıklarımla sizi kışkırttığımı düşünmeniz beni üzer doğrusu. Hiçbir yazar bu şekilde anılmak istemez ama ne kastettiğimi anlamış olmalısınız işte. Bir değişimden bahsediyorum. Aslında kodlarımıza dönmekten, doğa ile bütünleşmeye çalışmaktan, dışarıya kapı aralamaktan, olandan bitenden bihaber kalmamaktan, göz kulak olmaktan bahsediyorum sevgili okur. Evet doğru okudunuz, göz kulak olmaktan. Balkonumuzdan mahalledeki çocuklara, ablalara, delikanlılara, mahallenin kedilerine, köpeklerine, kuşlarına göz kulak olmaktan bahsediyorum. Balkondan göz kulak olmak diyorum, ey okur, bilmem anlatabiliyor muyum? Derdimi size anlatıyorum ki bir yaraya merhem olalım zira bu yara hepimizin, şifa ise yine bizde. Kendi açtığımız yaraları yine kendimiz kapatabiliriz diye düşünüyorum. Haksız mıyım? Haksızsam lütfen siz söyleyin, söylemekle de kalmayın haykırın.