HATIRALARLA TÜRK MUSIKİSİ (41) YAHYA NÂZIM GELEBİ (1647-1726)

Yayınlama: 25.04.2024
Düzenleme: 27.04.2024 17:22

HATIRALARLA TÜRK MUSIKİSİ (41) YAHYA NÂZIM GELEBİ (1647-1726)

Asıl adı Yahya’dır. Yahya Nâzım Çelebi, 1647 yılında İstanbul’un Gedikpaşa semtinden doğar. Babası Ali Çe- lebi, kendi halinde yumuşak huylu, sessiz bir kimsedir. Amansız bir hastalıktan 1690 yılında annesi, 1711 yı- lında kardeşi Hüseyin Çelebi vefat eder.

Nâzım, gençliğinin ilk çağlarını bedmeslikle (aşırı sarhoş) geçirir. Fakat bir rüya hadisesi kendisini Kum- kapı meyhanelerinden ve içkiden kurtarır. Rüya hadisesi şöyledir;

Nâzım’ın içkili halini komşularından zengin bir tüccar hiç beğenmez hatta bir gün, o civarda oturan bir Şeyh’e, onun bu sarhoşluğundan şikâyet eder. Fakat Şeyh, tüc- cara, Nâzım’ın hakkında ileri-geri söz söylememesini, onun bir gün bu iptidan vazgeçerek mertebesini bulaca- ğını söyler ve ayrılırlar.

O gece tüccar rüyasında, bir dellalın (güzel ahlaklı) elinde bir kağıtla, “bin altına 1, bin altına 1” diye haykı- rarak sokak sokak dolaştığını görür. Kağıtta Nâzım’ın “Aftab-ı subh-ı (çok parlak çehre, tan vakti), maevha habib-i Kibriya” matlâh (kasidenin kafiyeli olan ilk beyti) meşhur nâ’tı yazılıdır.

Tüccar bunu görünce değerinin beş mislini verip almak ister. Fakat dellal bir anda ortadan kaybolur. Tüc- car dellalı aramaya başlar. Tekrar rastlayınca, bu defa kâğıdı ne pahasına olursa olsun alacağını söyler. Dellal, “Hazreti Peygamber o nâ’tı çok beğendi ve bin altına satın aldı” diye cevap verir.

Bunun üzerine tüccar ağlaya ağlaya uyanır. Nâzım hakkındaki söylediği sözlerden pişman olur. Sabah er- kenden Nâzım’ın evine giderek rüyayı ona anlatır ve af diler.

Nâzım da gözyaşları içinde bir daha ağzına içki koy- mayacağına tövbe eder ve ölünceye kadar namaz ve niyazdan ayrılmaz.

XVIII. asrın değerli musikişinaslarından Esad Efendi, Nâzım’ın eserlerinde melodik karakter ve estetiğin es- kilerden ayrılan bir özelliği bulunduğunu söylemekte, bestekârlıkta üstünlüğünü övmektedir.

Genç yaşta Enderun’a alınarak eğitim görür. Arapça ve Farsça öğrenir. O öğrenimini bitirdikten sonra sa- rayda Kilerde Nöbetçi Başılığına getirilir. Şiirde ve özel- likle musikide gösterdiği kabiliyetle üne kavuşur. Şair olarak Nâzım, yüzlerce nâ’t yazmasıyla tanınmıştır. Onun kadar nâ’t (Peygamberimizi övdüğü kasidesi) yazan başka şair yoktur. Hacca gider. Divanının basılı

 

nüshası, çeşitli tarihlerde yazdığı beş ayrı divandan olu-

şur. Tamamı 500 sayfadan fazladır.

Yahya Nâzım, Klâsik Türk Musikisinin yaratıcı bes- tecilerinden biridir. Çoğu büyük formda olan besteleri, klâsik üslûbun en sağlam örnekleri arasındadır. Çağ- daşları Hafız Post ve Itri ile padişah huzurundaki fasıl- lara katılır. Çok gür, tiz (ince) bir sesi vardır. Beş yüzden çok beste, semai ve şarkı besteler. Yazma güfte ve der- lemelerinde üç yüze yakın eserlerinin güfteleri yazılıdır. Besteleri büyük bir makam çeşitliliği gösterir. Çoğu- nun güftesi kendisine aittir. Bayati makamına özel bir

düşkünlük gösterir. Bu makamdan otuz eser besteler.

Yahya Nâzım’ın muhayyer makamında ve zencir usulünde murabba bestesi, bu makamın en parlak ve başarılı olmuş bir eserdir. Öte yandan, bayati maka- mında ve ağır çember, nim devir iki murabba beste, bu- selik makamında ve zencir usulünde murabba beste, acem makamında ve muhammes usulünde murabba beste, şehnaz ağır semai ile mevcut eserlerinin sayısı 14’ü bulur.

Yahya Nâzım’ın en büyük kudreti, dini bir vecd ile söylemiş olduğu Nâ’tlarda görülür. Onun bu vadideki ba- şarısı, emsali arasında kendine cidden müstesna bir mevki kazandırır. Nâ’t söylemek hususundaki imtiyaz ve inhisarı kimseye devretmez.

Yahya Nâzım çok büyük bir bestekâr olmasının ya- nında, musiki ilmine hakkıyla vâkıf bir şahsiyettir. Sesi- nin çok güzel oluşu sayesinde hanende olarak da büyük şöhret olur. Siması manâlıdır. Yukarıda da izah edildiği gibi Bayati makamına aşırı sevgisiyle tanınır. Radyo ar- şivlerinde bu makamdan yaptığı 20’den fazla beste ile 10’dan fazla Semaisine rastlanır.

Aynı makamdan 20’den fazla beste yapan başka bestekârımız yoktur. Nâzım, geçinebilmesi için Meyve/Pazar Başılığına getirilmişse de burada geliri ye- terli olmadığı için hanendelik edip şiir yazarak geçimini sağlar. Ona bu sıfatla ihsan verenler arasında, IV. Meh- med, halefleri III. Süleyman, II. Ahmed, II. Ahmed’den başka, bizzat şair ve bestekâr olan büyük Kırım Hanı Hacı Gazi 1. Selim Giray bulunuyordu. Yahya Nâzım’ın hayatının son safhası Lale Devrine rastlar. 1727 yılında Edirne’de vefat eder. DEVAM EDECEK

Kaynak: Dr. M. Nazmi Özalp: Türk Musikisi Tarihi 1.cilt-Sayfa: 166-170

Yılmaz Öztuna: Büyük Türk Musikisi; AASK 2. Cilt – Sayfa: 101-102

TÜRK VE DÜNYA ÜNLÜLER ANSIKLOPEDİSİ 8.

Cilt – Sayfa: 4168