HOŞGELDİN YA ŞEHR-İ  RAMAZAN 

Yayınlama: 08.03.2024
Düzenleme: 07.03.2024 22:23

HOŞGELDİN YA ŞEHR-İ  RAMAZAN 

…  Ve beklenen misafir geldi. Hoş geldin ya şehri Ramazan!

Sevgili Peygamberimiz ramazan-ı şeriften şöyle bahsetmektedir;

“Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluştur.”

Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluş olan onbir ayın sultanı Ramazan-ı şerif bereketiyle geldi. Bizleri bu kutlu aya kavuşturan Allah’a hamd olsun.

Ramazan-ı şerif, Allah-u Teala’nın bizlere oruç tutmayı farz kıldığı mübarek bir aydır. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır. Allaha karşı gelen azgın şeytanlar bağlanır. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır;

“Ramazan-ı şerif in ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur, cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir melek şöyle seslenir; Ey hayır dileyen, ibadet ve kulluğa gel! Ey şer isteyen, uzatma günahlarından vazgeç! Allah’ın bu ayda ateşten azad ettiği nice kimseler vardır ve bu ramazan ayı boyunca her gece böyledir.” (Tirmizi)

Ramazan şerif; içerisinde orucu, sahuru, iftarı, teravihi, dolan camileri, dinlenen vaaz ve mukabeleleri ile bereketlenen rahmet mevsimidir. İnsanları karanlıklardan aydınlığa çıkaran, en doğru yola ileten ilahi kelam, Kur’an-ı Kerim’in indirildiği aydır. O Kur’an ki insanlığa şifa, tarihe, medeniyetlere, zaman ve mekâna şifa… Manevi güzelliklerle dolu olan ramazan-ı şerif, müminler için rahmet ve mağfiret mevsimidir. Allah’ın kullarına lütfettiği çok mübarek bir aydır. Bu öyle bir aydır ki, onda bin aydan daha hayırlı olan bir gece vardır ki, o gece “Kadir gecesi” dir. Bu öyle bir aydır ki, Allah bu ayda oruç tutmayı farz kılmış, geceleri de nafile ibadetle (teravih namazı) geçirmeyi teşvik etmiştir.  Allah Resulü “Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz” buyurmaktadır. Oruç ibadeti; İslam’ın beş temel esasından biridir. Yüce Allah kitabında; “Oruç; geçmişte ümmetlere farz kılındığı gibi, siz Müslümanlara da farz kılınmıştır” (Bakara 183) buyurmuştur. Peygamber Efendimiz; Allah’a inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutan kimsenin, geçmiş günahlarının bağışlanacağı müjdesini vermiştir.

Oruç kelimesi ayet ve hadisler de “savm ve siyam” olarak geçmektedir. Oruç lügatte; nefsi meylettiği şeylerden alıkoymak, yani kendini tutmak demektir. Dini terim olarak ise; müminin ibadet niyetiyle, imsak vaktinden iftar vaktine kadar kendini yeme, içme, cinsel münasebetten alıkoymasıdır. Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Biri iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır. (Buhari, Müslim, Savm)

Oruç tutan insan; yalan, yalancı şahitlik, gıybet, iftira, hile, aldatma, kötü söz ve benzeri davranışlardan uzak olmalıdır. Müslüman orucu sadece midesine değil, tüm uzuvlarına tutturmalıdır. Nitekim Allah Resulü: “Nice oruç tutanlar vardır ki; onların oruçtan nasipleri sadece aç ve susuz kalmalarıdır” buyurmaktadır. Gerçek anlamda tutulan oruç hem kötü söz ve davranışlara hem de cehennem ateşine karşı perde olur. Kişiyi fuhuş ve edep dışı davranışlardan alıkoyar. Çünkü orucun şehveti kıran özelliği vardır. Peygamber Efendimiz diğer bir hadisinde ise; “Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa ben oruçluyum desin” buyurmaktadır.

Orucun farz kılınış sebebi, Allah’ın emrine boyun eğmektir. Allah’a teslim olma, yalnız ona sığınmaktır. Orucun verdiği hararetle günahlar silinir, kalpler temizlenir, ruhlar arınır. Oruçlarımız bizi Allah’a yakınlaştırır, bizleri kötülüklerden korur, kötü düşüncelerden uzaklaştırır. Bir hadisi kutsi de Cenabı Hak; “insanoğlunun bütün emeli kendisi içindir. Ancak oruç benim içindir. Orucun mükafatını ben vereceğim” buyurmuştur. “Cennette reyyan denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? diye çağırırlar. Onlar da kalkıp girerler. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse giremez”. (Buhari, Müslim, Savm)

Kıymetli Okurlar;

Ramazan’ı şerifin gölgesi üzerimize düştü elhamdülillah … Pazar akşamı ilk teravih ilk sahur pazartesi ise ilk oruç ile ramazana girmiş olacağız inşallah… Ramazan-ı Şerif-i fırsat bilip, en güzel şekliyle değerlendirelim. İbadetlerimizi bilhassa oruçlarımızı bütün kötülükleri engelleyen bir perde olarak görüp, hayatımızı bu andan itibaren kötülüğe, riyakarlığa, samimiyetsizliğe, vefasızlığa ve bütün haramlara kapatmalıyız. Orucu Yüce Allah’ın rızasını kazanmak için tutmalı ve O’nun emrettiği gibi sadece midemize değil, aynı zamanda dilimize ve diğer bedensel ve ruhsal bütün azalarımıza tutturmamız gerekmektedir. Nefsimizi ilahi emirlerin ışığı altında hesaba çekip, kalplerimizi ve fikirlerimizi kötülüklerden, fenalıklardan kurtarmaya çalışmalıyız. Bilmeliyiz ki, oruç nefsi terbiye etmenin en güzel yoludur. Ramazan’ı öyle yaşayalım ki, bu kutsal ay bizden şikayetçi değil; şefaatçi olsun inşallah.

Hoş geldin ruhumuza esenlikler veren, ey! kutlu ay…                                                                                                                                                                            Selam ve dua ile…