KETOJENİK DİYET NEDİR?

Yayınlama: 22.04.2024
Düzenleme: 23.04.2024 12:17

 

KETOJENİK DİYET NEDİR?

Her geçen gün daha sık duyduğumuz “ketojenik diyet” (KD) bir diğer adıyla keto diyeti, özellikle kilo verme hedefi olan kişilerde çokça tercih edilen ve popülerliği her geçen gün artan bir diyet haline geldi.

İlk olarak epilepsi tedavisinde kullanılan bu diyet, günümüz sağlık sektöründe başka hastalıkların tedavisinde veya da bambaşka amaçlar ile kullanılmaktadır.

Bu diyet modelini şimdiye kadar alışkın olduğumuz sistemlerden ayıran en belirgin farkı besin öğelerinin diyetteki ağırlıklarının tamamen farklı olmasıdır. Diyetin yüksek yağ (65-80%), orta düzey protein (20-35%) ve düşük karbonhidratlı (5-10%) bir beslenme planına dayanmaktadır. Bu diyetin kendi altında çeşitleri mevcuttur. Standart keto, modifiye keto gibi.

Yağlar kilo aldırmıyor mu böyle bir diyet nasıl olabilir diyenlere ketozis cevabını verebiliriz. Ketozis, karbonhidratların diyette kısıtlanması/kesilmesi durumunda vücut, glikozdan sağladığı enerjiyi elde edebileceği alternatif kaynakları aramaya başlar. Bu durumda insan vücudunun enerji harcanma sisteminde ikinci sırada yer alan yağlara başvurulur ve vücutta bunlar glikoz gibi etki edebilecek keton cisimciklerine dönüştürülerek kullanılır. İşte bu mekanizmaya “ketozis” deniyor. Vücutta yağ yakımı olduğunun en birincil göstergesi de işte bu açığa çıkan ketonlardır.

Ketojenik diyette temel olarak hayvansal kaynaklı gıdaların, doğal ve sağlıklı yağ kaynaklarının ve düşük karbonhidratlı sebzeler tüketilebilir. Kırmızı et, tavuk, balık ve deniz ürünleri, hindi, yumurta ve peynir gibi besinleri belirli bir oranda tüketilebilir. Aynı şekilde yeşil yapraklı sebzeler, salatalık, brokoli, karnabahar, lahana, kabak, mantar gibi düşük karbonhidratlı sebzeler, tüm baharatlar, şeker içermeyen sosların tüketimi de serbesttir. Ketojenik beslenme, yağ ağırlıklı bir diyet tipi olduğu için zeytinyağı, tereyağı, sade yağ, avokado, yağlı tohumlar ve diğer doğal yağlar da kesinlikle diyette bulundurulması gerekiyor. Buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır, pirinç gibi tahıl ürünleri, basit şeker içeren ürünler, meyve ve meyve suları, patates gibi kök sebzeler, nohut, kuru fasulye, mercimek gibi baklagillerin tüketimi ise karbonhidrat içerikleri açısından sınırlıdır.

KD’nin tedavi amaçlı etkileri, farklı hastalıklar üzerinde de kanıtlanmıştır. Tedavi edici özelliğinin yansıra birçok nörolojik hastalık için önleyici ve koruyucu etkisi olduğu da görülmüştür. Bu yüzden epilepsi, demans, alzheimer hastalılarında kullanılmaktadır.

Kilo kaybında ketojenik diyetin nasıl bir etkisi olduğuna bakacak olursak alışılagelmiş diyet planlarından daha yüksek protein alımı olduğundan, keton cisimciklerinin iştahı dengeleyen hormonlara etki etmesi sonucu iştah bastırıcı özelliği vardır.

“Lipogenez” olarak adlandırılan, vücudun yağ depolama eğilimini azaltıcı ve yağ yakımını- “lipolizi”- arttırıcı etkisi vardır.

Gluconeogenez adını verdiğimiz yağ ve protein gibi kaynakların glikoza çevrilmesiyle enerji sağlayan sistemin harcadığı enerji ve proteinlerin termik etkisi (sindirilirken karbonhidratlara göre daha fazla enerjiye gereksinin duyması) kilo kaybını destekler.

Ketojenik diyetin, kanser hastaları üzerinde antitümör bağışıklığında olumlu bir etkiye sahip olduğu çalışmalar mevcuttur. Aynı zamanda otizm, kanser, epilepsi, dirençli kilolar, bazı insülin direnci vakalarında olumlu sonuç gösterebileceğini ortaya koysa da uzun vadeli uygulanmasının bilimsel anlamda hala tartışmalı olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.

Keto diyetini uygulamak isteyen kişiler için, ketojenik diyeti yanlış veya çok uzun süre yapmak, böbrek taşı veya besin eksikliği gibi yan etkileri ortaya çıkabilir. Kabızlık, ishal ya da mide bulantısı gibi sindirim semptomları ortaya çıkabilir. Kesinlikle bir uzman desteği almadan uygulanmamalıdır.