KLONLAMAYA DAİR HUKUKİ BİR BAKIŞ

Yayınlama: 19.02.2024
Düzenleme: 18.02.2024 17:46

KLONLAMAYA DAİR HUKUKİ BİR BAKIŞ

İnsanın sonsuz olmak, iz bırakmak, var olduğunu kanıtlamak çabasının izini sürmeye kalktığımızda tarih sahnesinde yerini aldığı ilk zamanlara, mağara duvarlarındaki hiyerogliflere dek, gidebiliriz.

Tarihin tozlu sayfalarından bugünlere dek binlerce yıl geçti ancak insanoğlunun kalıcı olmak, varlığını ispat etmek arzusu baki kaldı. Öyle ki teknolojik gelişmelerin ulaştığı nokta ve imkanların bolluğu bu arzuya erişmek için kullanılan araçlar oldular. Özellikle modernite ile beraber tüketim çılgınlığı ve dopamin bağımlılığı hat safhalara ulaştı. Güzellik algımız ahlak ve erdem kavramlarından soyutlanarak yalnızca şekilden ibaret bir kavrama dönüştü.

Doymaksızın tüketmeyi, daima genç kalmayı, hep mutlu olmayı istiyoruz. Hatta öyle ki artık ölmemeyi, sonsuza dek yaşamayı amaçlıyoruz. Sonsuza dek yaşamak istencimizi gerçek kılmak için çalışmalar durmaksızın devam etmekte. Bu çalışmalar arasında en sık tartışma konusu edilenlerden biri de kuşkusuz insan klonlamalarına yönelik faaliyetler.

Literatürde klonlama faaliyetleri iki amaca yönelik bir ayrıma tabi tutulmuş vaziyette: Üreme amaçlı klonlama ve tedavi amaçlı klonlama. Hukuki düzenlemeler tedavi amaçlı klonlamaları desteklerken üreme amaçlı klonlamaları ise yasaklarla sınırlamakta. Kulağa bilim kurgu romanlarının kurmacası gibi geliyorsa da bir kişinin klonlanması, olası sağlık sorunlarında klonun organ nakillerinde başvurulabilecek bir tedavi yolu olması ihtimali o kadar da uzak bir gerçeklik değil.

Elbette durumu hukuki boyutuyla değerlendirdiğimizde; hukukun ahlakla ve etikle olan sıkı bağının sonucu olarak durumu oldukça geniş bir çerçevede ele almak gerekmekte. Bir klonlamanın yapıldığı senaryoda; klona dair ilk olarak kişilik kazanması, birey oluşundan kaynaklanan kişilik hakları, yaşama hakkı gibi hukukun temelindeki konular ile tartışma kapıları açılıyor.

İnsan onuru başlığı altında ise konuşulacak, değerlendirilecek perspektif iyiden iyiye boyut kazanıyor. Kaldı ki klon bireyin de kendi iç dünyası olacağı, tedavi sürecinde kullanılmasını kabul etmemesi ihtimali de bilim kurguvari klonlama faaliyetlerinin pek de ilk dile getirildiği anda olduğu gibi büyüleyici bir rüya olmadığını, bir kabusa dönüşme ihtimalini akla getiriyor.

Konunun inançlar bağlamında da ele alınması mümkün. İslam hukukunun böyle bir uygulamaya nasıl yaklaşacağı da araştırmaya konu başka bir başlık. Sadece başlamak ile iş bitmez.

Klon projesinin uygulandığı senaryoda başka bir alanda hukuki bir sorun daha karşımıza çıkıyor: Suçluların belirlenmesinde büyük katkıları olan Adli Tıp bilimi. Mevcut teknolojik metotlarla dünyadaki tüm ırkları birbirinden ayırt edebilen ve kimlik tespiti açısından DNA analizleri ile şaşmaz sonuçlar elde edilebilen bu saha; yeryüzünde birbiriyle aynı genetik yapıya sahip onlarca veya yüzlerce kişi olması halinde çaresiz kalabilecek ve bu kişilerden hangisinin suçun faili olduğu tespit edilmeyecektir. Bu kişilerin parmak izleri bile aynı olacağından önemli kriminalistik problemler yaşanabilecektir. *

Türkiye, biyoloji ve tıp alanında gittikçe artan bir hızla ortaya çıkan gelişmelerin bilinciyle; insana, hem birey, hem de insan türünün bir üyesi olarak saygı gösterilmesi ihtiyacına inanarak ve insan onurunu güvence altına almanın önemini kabul ederek; biyoloji ve tıbbın kötüye kullanılmasının, insan onurunu tehlikeye sokacak eylemlere neden olacağının bilinciyle; biyoloji ve tıptaki ilerlemenin, şimdiki ve gelecek kuşakların yararı için kullanılması gerektiği fikrini onaylayarak, 2003 senesinde Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi: İnsan Hakları ve Biyotip Sözleşmesini kabul ederek tarafı olmuştur.

Tüm bu argümanlar ve yürüttüğümüz fikirler henüz teknolojik olarak gerçekleştirilemediği var sayılan ve ispatlanamayan iddialara sahne bir alan üzerinedir. * Ancak sonsuza dek var olmak ve bu dünyada yapay bir cenneti mümkün kılmak isteyen insanın dur durak bilmeyen çabasının yarını ne hızla bugün edebileceğini tahmin etmemiz mümkün değildir.

Kaynak: * Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 11, Sayı 1-2, Yıl 2003, M. Onursal CİN Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi: İnsan Hakları ve Biyotip Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun