Körlük

Yayınlama: 24.04.2024
Düzenleme: 23.04.2024 17:20

Körlük

Bu hafta sizinle önemli bir roman üzerine konuşmak istiyorum. Ele alacağımız kitap Portekizli yazar José Saramago’nun “Körlük” romanı olacaktır.

Körlük, José Saramago’nun 1995 yılında yayımlanan ve Nobel Edebiyat Ödülü’nü almasını sağlayan distopik bir romandır. Eser, isimsiz bir şehirde, sebebi bilinmeyen bir şekilde körlük salgınının yayılmasını ve bu salgının toplum üzerindeki etkilerini anlatır. Romandaki karakterler isimleriyle değil, sıfatlarıyla tanımlanır. Bu durum, romanın evrenselliğini ve karakterlerin her toplumda karşılık bulabileceğini vurgulamaktadır.

Romanda anlatılmaya çalışılan olay şudur: Araba kullanmakta olan bir adam, trafik ışıklarında beklerken aniden kör olur. Beyaz körlük adı verilen bir hastalığın ilk kurbanı olur. Karanlığa değil, süt denizi gibi bir beyazlığa mahkûmdur. Beyaz körlük kısa sürede bir pandemiye dönüşür, önce bir oto hırsızına, sonra bir göz doktoruna ve hızla başkalarına bulaşır. Körler, bir akıl hastanesinde hükümet yetkilileri tarafından karantinaya alınır. Ülkenin geleceği için bu fedakarlığı yapmaları gerektiği söylenir. Ancak güvenlik güçleri körler ile temastan korktukları için içeride kontrolü sağlamakta zorlanır. Dışarıyla tüm bağlarını yitiren körler, ölüme terk edilir ve zor koşullarda yaşam mücadelesine başlarlar. İlk körlerden biri olan göz doktoru ve onu yalnız bırakmak istemeyen eşi, yetkililere kendisinin de kör olduğunu söyler. Oysaki doktorun karısı olanları gören tek kişidir ve her an onun da kör olacağından korkarak yaşar. Görebildiğini herkesten saklar. İçeri girer girmez insanların organize olmasına yardım etmeye çalışır. Hastaneden kaçtıktan sonra grubunun şehirde hayatta kalmasına yardım eder.

Bu roman; insanlığın kötülüğünü, zayıflığını ve çaresizliğini gözler önüne seren bir distopyadır. İnsanların körleşmesiyle birlikte toplumsal düzenin nasıl çöktüğünü, ahlaki değerlerin nasıl yitirildiğini, insanların nasıl hayvanlaştığını ve birbirlerine nasıl zulmettiklerini anlatır.

Romanın yazarı Jose Saramago, körlüğü bir metafor olarak kullanarak, insanların gerçekleri görmekten kaçındıklarını, kendi çıkarları için başkalarını ezmeye hazır olduklarını, bencillik ve vahşetin insan doğasının bir parçası olduğunu vurgular.

Roman, aynı zamanda insanlığın umudunu, direncini ve dayanışmasını da gösterir. Kitabın sonunda, körlerin yeniden görmeye başlaması, insanlığın yeniden doğuşu olarak yorumlanabilir. Körlük romanı bireyi kendisiyle, toplumla ve doğayla olan ilişkisini sorgulamaya davet eder.