Nasrettin Hoca’dan

Yayınlama: 26.03.2024
Düzenleme: 25.03.2024 12:51

Nasrettin Hoca’dan

Nasrettin Hoca bir akşam,  su almak için için kuyunun başına gider.

Kovasıyla kuyunun başına geçer. Tam kovasını sarkıtırken kuyunun içine aksetmiş olan dolunayı görür.

Ay’ın aksini kuyunun dininde görünce aklı başından gider.

-Eyvah! Ay kuyuya düşmüş diye hayıflanır.

Kuyudan Ay’ı ne yapıp ne edip çıkarmaya karar verir.

İpe çengel takıp kuyunun içine sarkıtır. Çengelin ucu da kuyunun içindeki bir taşa takılınca, Ay’a takıldığını sanarak ipe asılmaya başlar. Çeker de çeker…

Sonunda ip taşın ağırlığını taşıyamayıp kopunca , Hoca sırt üstü yere düşer. Gökyüzünde parlayan Ay’ı görür.

Sevinçle mırıldanır.

-Doğrusu çok uğraştım, çok zahmet çektim ama çok şükür Ay’ı kuyudan çıkardım.

~

Gençlik İhtiyarlık

Nasrettin Hoca’nın da bulunduğu bir mecliste, gençlikten ve ihtiyatlıktan bahsediliyormuş. Herkes de insanın gençken kuvvetli olduğunu fakat ihtiyarladıkça bu kuvvetini gitgide kaybettiğini söyler. Hoca onlara katılmaz.

-Hayır, hiç de doğru değil, der. Bir insan gençliğinde ne kadar kuvvetli ise, ihtiyarladığında da o derece kuvvetlidir.

Diğerleri hemen itiraz eder. Fakat Hoca ısrarcıdır.

-Tecrübemle biliyorum, ısrar etmeyin.

Bu tecrübe nedir, diye sorar ahali. Bunun üzerine Hoca anlatmaya başlar.

-Bizim evin bahçesinde bir değirmen taşı vardır. Çok eski zamandan beri orada durur. Gençken çok defa bu değirmen taşını, yerinden kaldırmayı denedim. Fakat yerinden bir milim bile kımıldatamadım. Aynı şeyi şimdiki ihtiyar halimle de defalarca denedim. Ama yine oynatamadım taşı. Demek oluyor ki insan gençliğinde ne derece kuvvetli ise yaşı ilerleyip ihtiyarladığında da bu kuvveti değişmiyor.