Çorum
Açık
19°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
39,4692 %0.26
45,4575 %-0.27
Ara
Kesin Karar Ulusal Çok Kırmızı Et Tüketimi Kanser Riskini Arttırıyor

Çok Kırmızı Et Tüketimi Kanser Riskini Arttırıyor

Aşırı Kırmızı Et Tüketimi Kanser Riskini Arttırıyor

Aşırı kırmızı et tüketiminin kolon, rektum ve prostat kanseri riskini artırdığını dile getiren Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Avcı, kanser riskini azaltmak için sağlıklı bir hayat tarzı benimsemenin çok önemli olduğunu söyledi.
Kanser, dünya genelinde ölümlere sebep olan en yaygın hastalıklardan biri olduğunu belirten Medicana Bursa Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Avcı, aşırı kilonun ve yetersiz fiziksel aktivitenin göğüs, rahim, kolon ve yemek borusu kanserine sebep olabileceğini belirtti. Salamura et ve şarküteri tüketiminin kolon ve rektum kanserine yakalanma riskini artırdığını söyleyen Avcı, balık tüketiminin kolon ve rektum kanseri riskini azalttığını vurgulayarak şunları söyledi;
"Bazı besinler toksik bileşenler içerir. Bu bileşenlerin bazıları pişirme yöntemleri sebebiyle açığa çıkar. Bazıları ise tarımda kullanılan zirai ilaç ve kimyasalların, kimyasal gübrelerin, parazit ilaçlarının kalıntılarıdır. Bu kimyasalların besinlerde bıraktığı kalıntılar insan sağlığı için son derece zararlıdır. Bu tarım ilaçlarının ilk kurbanları ise bu tehlikenin farkında olmayan çiftçilerdir. Ürünlerin hasat sonunda depolama, saklama, işleme ve arıtma teknikleri son derece önemlidir. Bu aşamalarda yapılan hatalar sağlığımız için gerekli gıdaları birer silah haline dönüştürebilir.”
Vücudun su ve mineral ihtiyacının dengeli olarak karşılanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Avcı, “Bir yetişkinin günlük su ihtiyacı 2.5 litredir. Bunun 1 litresini tükettiğimiz gıdalardan alırken, kalan 1.5 litresini içeceklerden almak gerekir. Günde en az 4 porsiyon meyve tüketilmeli, mevsim meyveleri tercih edilmeli. Meyvelerin farklı öğünlerde tüketilmesi gerekiyor. Günde bir veya iki porsiyon çiğ sebze ve en az bir porsiyon pişmiş sebze tüketilebilir. Yeşil, sarı, kırmızı sebzelerden her gün en az birer porsiyon tüketilmesi gerekir” diye konuştu.
Nohut, kuru fasulye ve barbunya gibi kuru baklagillerin kırmızı etten daha fazla tüketilmesi gerektiğini ifade eden Avcı, önerilerin besinleri şöyle sıraladı;
“Haftada bir, mümkünse iki ya da üç kez balık tüketilmelidir. Yapay tatlandırıcı içeren tüm içeceklerden uzak durulmalı. Özellikle semizotu ve ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler, antioksidan etki gösteren betakaroten ve lutein açısından zengindir. Kuarsetin tam bir antioksidan, antiinflamatuvar ve antialerjik etkiye sahiptir. Ek olarak antikanserojen kansere karşı koruyucu etkisi unutulmamalıdır. Kuarsetin daha çok soğan, elma ve karabuğdayda daha az miktarda da brüksel lahanası, lahana ve kuruyemişlerde bulunur. Domates, bir antioksidan olan likopen kaynağıdır. Ek olarak karoten ve vitamin E içerir. Likopen prostat ve akciğer kanserine karşı koruyucu özellik gösterir.”
Zeytinyağının Akdeniz ülkelerinde daha fazla tüketildiğini söyleyen Avcı, özellikle sızma zeytinyağının rafine zeytinyağından çok daha fazla polifenol içerdiğini vurgulayarak, “Polifenol tüketimi, kanser vakaları ve kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin görülme sıklığını azaltır. Soğan ve sarmısak bolca tüketilmelidir. Soğan ve sarımsak güçlü bir karsinojen olan nitrozaminleri bloke ederek bizleri kansere karşı korur. Brokoli özellikle prostat kanserine karşı koruyucu rolü olan glukorafanin içerir. Kırmızı üzüm bolca resveratrol içerir. Resveratrol kansere karşı koruyucu özellik gösterirken kanser hücrelerinin büyümesini de önler. Ahududu, çilek ve yaban mersini gibi orman meyveleri antikanserojen olan elarjik asitten zengin meyvelerdir. Elarjik asit kiraz, armut, elma ve kivide de bulunur. Doğadaki birçok besin kaynağı insanın gelişimi için gereklidir" diy konuştu.
Sağlıklı beslenmenin tek başına yeterli olamayacağını ifade eden Prof. Dr. Avcı, “Sağlıklı var olabilmek için sağlıklı yaşamayı öğrenmek gerekiyor. Spor yapmalı, zararlı alışkanlıklardan uzak durmalı, stres faktörlerini iyi yönetebilmeli, dinlenmeli ve farklı hobiler ile uğraşmalıyız. Unutmayalım, bizi kansere karşı koruyacak veya bizim kanserimizi tedavi edebilecek tek bir besin yoktur” diye tavsiyelerde bulundu.





KAYNAK: İHA
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *