DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA HÜRRİYETİ

  Sevgili okurlar, demokratik bir ülkede yaşayan bireyler olarak en kıymetli haklarımızdan olan düşünceyi açıklama hürriyeti üstünde durmak istiyorum bu hafta. Zira birey olarak var olduğumuzu, dünyada bir değere sahip olduğumuzu en çok hissettiğimiz anlar belki de kendi fikirlerimize sahip olduğumuz ve bu fikirleri paylaşabildiğimiz anlardır. Bu nedenledir ki düşünceyi açıklama hürriyetimiz; özgürlüğümüz/bağımsızlığımız ve insan oluşumuzla sıkı sıkıya ilişkilidir. Düşünceyi açıklama özgürlüğü demokratik yaşam biçiminin temel bir unsurudur. Demokrasinin özünü vatandaşların kendilerini etkileyen siyasal kararların alımına katılmaları oluşturmaktadır. Halkın kendi kendini yönetmesi olarak tanımlanan demokraside yöneticilerin halkın düşünce ve duygularına duyarlı ve bağımlı olmaları gerekir. Düşünceyi açıklama özgürlüğü temelde iki amaca hizmet eder. Bunlardan ilki duygularımızı açıklama özgürlüğüdür ve bireysel olarak hepimizin sık sık kullandığı bir özgürlüktür. İkincisi siyasal kararların alımında tartışma ortamını gerçekleştirmek olup siyasal açıdan demokrasinin vazgeçilmez bir unsurudur. Bu iki özellik düşünceyi açıklama özgürlüğünün sınırlamaya en az açık özgürlük olmasının temel sebeplerindendir. Anayasa hukuku açısından düşünceyi açıklama özgürlüğünün sınırlandırılamamasının üç temel sebebi vardır: 1) Düşünce özgürlüğünün demokratik düzen açısından taşıdığı önem. 2) Anayasamızda düşünce özgürlüğünün bazı özel biçimlerinin (basın hürriyeti, toplanma ve dernek kurma hakları vb.) ayrıca düzenlenmiş olmaları. 3)Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün sınırlandırılmasının bu özgürlüğü tamamen ortadan kaldıracak olması. Prof. Soysal'ın sözleriyle: “Düşünce ya vardır ya yoktur; “bazı düşünceler açıklanabilir bazı düşünceler açıklanamaz” dediğiniz andan itibaren düşünce özgürlüğünü de ortadan kaldırmış olursunuz.” Elbette düşünceyi açıklama hürriyeti ile bir düşünce ile eyleme geçmek hallerini birbirinden ayırt etmek ve dokunulamaz olanın düşünce ve düşünceyi özgürce paylaşma kavramları olduğunun altını çizmek gerekir. Çünkü her düşünce her zaman sağlıklı ve faydalı olmamakla beraber, eyleme döküldüğünde zarar verici nitelikte de olabilir. Bu nedenle mühim olanın düşünce özgürlüğü olduğu ve dokunulmazlığında bu özgürlükte olduğunu vurgulamakta fayda görüyorum. Düşünce özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün kanunlarımızda kendine nasıl yer bulduğuna bakalım: Anayasa m.25: “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”

Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti

Anayasa m. 26. – Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.

AİHS m.10 İfade Özgürlüğü

Herkes görüşlerini açıklama ve ifade özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir. Düşünceyi açıklama özgürlüğünün korunması her açıdan önemlidir zira düşünceyi açıklama özgürlüğünün bulunmadığı toplumlar yarı sağır toplumlardır. Demokrasiyi yaşatmak için özgür düşünceyi savunmak zorundayız. Kaynak: Düşünce Özgürlüğü ve 1982 Anayasası, Doç. Dr. Mehmet Turhan