FARKLI Bir karga yumurtlamak için kendine bir ağaç arar. Nehrin kıyısında güzel bir tane bulup, yuva kurmak için dalını çalı çırpıyla donatır. Bitirdiğinde ilk yumurtasını yuvaya bırakır. Fakat ne görsün yumurtası siyahtır. Daha önce hiç siyah yumurta görmemiştir, diğer kargalara da sorar. Onlardan da yumurtalarının beyaz olduğu ve daha evvel hiç siyah yumurta görmedikleri cevabını alır. Karganın bu işe canı sıkılır. Tekrar tekrar yumurtlar, beyaz bir yumurtası olması umuduyla. Fakat her seferinde yumurtalar beyaz renk çıkar. Karga bu durumdan oldukça memnuniyetsizdir. Dert edinir bu durumu kendine. Diğer kargalar gibi yumurtalarının beyaz renk olmasını istiyordur. Sonunda bu iş için bir çözüm yolu bulur. Sorun bu ağaçta olmalıdır. Nehrin karşısında ki bir ağacı da gözüne kestirmiştir. Eğer gidip oraya yuva yaparsa problemin ortadan kalkacağını düşünür. Fakat başka bir sorunu daha vardır. Nehrin karşısına geçmek oldukça uzun bir uçuş gerektiriyordur. Bu mesafeyi duraklamadan geçmesi imkansızdır. Ve yorulup düşerse nehirde ölcektir. Fakat nehrin karşısında ki ağaçta beyaz yumurtasının olacağının inancı çok baskındır. Günlerce bunu başarmanın yolunu arar. Sonunda bulur. Şiddetli bir rüzgar çıkarsa ve ondan kuvvet alarak uçarsam hızlıca hedefime varacağım der. Ve rüzgarı bekler. Gün gelir beklediği rüzgar gelir. Sırtını rüzgara dayayıp, nehrin karşısında ki ağaca ulaşır. Yuvasını yapar ve vakit kaybetmeden yumurtlar. Sonuç ise yine hüsrandır. Yumurtası siyahtır. Öfkesi yeniden ağacı döner. Bu ağacı da suçlamaya başlar. Aynı ağaçta yaşayan başka bir karga, onun siyah yumurta karşısında ki öfkesini görünce sorar ve yaşadıklarını dinler. Duydukları karşısında hiç düşünmeden bizim kargaya şöyle cevap verir; -Kendini hangi ağaca taşırsan taşı, yumurtan siyah olacak. Tüm dünyada ki ağaçları gezsen bile… Sorunun kaynağı sendeyse, nereye gidersen git seninle gelir. Ya barışacaksın bu sorunla ve o sorun olmaktan çıkacak senin normalin olacak. Ya düzelteceksin kendini. Kabullenmek. Kendimizi, çevremizi, şartlarımızı. Ordan oraya uçmadan, yormadan zaman geçmeden kabullenmek ve o kabullenişle bakmak hayata. İşte çözümler o zaman gelecektir… Bir de eksik hissetmek. Eksik hissederiz başkalarından bazen. Belki de eksiktir bazı alanlarda bir şeylerimiz başkalarından. Oysa bu eksiklik başka bir alanda fazla oluşumuzdan kaynaklar da görmeyiz. Göz, boş olanı, negatif olanı görmeye meyillidir. Her hikayenin sonundan çıkarılacak tek bir ders vardır aslında o da kendini sevmek kendini kabul etmektir. Tümüyle, olduğu gibi ve koşulsuzca kabul etmek ve sevmek. Yokluğa ve varlığa şükranla. Olana ve olmayana şükranla. Beyaza ve en çok da siyah yumurtala şükranla. Yaşamak gerek bu hayatı. Fark yaratarak, farkınla!