Sefa Batak, yaptığı basın açıklamasında; emeklilerin AKP iktidarı döneminde her geçen gün yoksullaştığını bildirdi.
Batak, “2002 yılında en düşük emekli maaşı asgari ücretin %40 fazlası iken bugün asgari ücretin %40 altına gerilemiş durumda. Yine 2002 yılında en düşük emekli aylığının alım gücünün altın hesabından karşılığı 8 adet çeyrek altına eş değerken, bugün sadece 2 çeyrek altına denk gelmekte” dedi.
Sefa Batak, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Bizler yani SGK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı, Özel Emekli Sandığı, yaşlılık aylığı ve dul yetim aylığı alan 17 milyon emekli, seçtiklerimiz, yani bugünkü iktidar eli ile her geçen gün daha yoksullaşıyoruz.
Oysa ki bizler yıllarca çalışmış, emek vermiş, ödediğimiz vergiler ile devletin kalkınmasına katkı sunmuş büyük bir kitleyiz. İktidardan beklentimiz ise en azından emeklilik yaşantımızda bir nebze de olsun geçim sıkıntısı yaşamadığımız, sağlık, barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılayabildiğimiz, insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmek.
Özellikle bugünkü iktidar döneminde emeklilerle ilgili birçok düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeler emeklilerin lehine değil, aleyhine olan düzenlemelerdir.
Örneğin emeklilik yaşının artırılması, emeklilik maaş bağlanma oranlarının %70'lerden % 28'lere kadar düşürülmesi gibi birçok örnek verebiliriz.
2002 yılında en düşük emekli maaşı asgari ücretin %40 fazlası iken bugün asgari ücretin %40 altına gerilemiş durumda. Yine 2002 yılında en düşük emekli aylığının alım gücünün altın hesabından karşılığı 8 adet çeyrek altına eş değerken, bugün sadece 2 çeyrek altına denk gelmekte. 2002 ve öncesi emekli olduğumuzda aldığımız emekli tazminatlarımızla bir daire alabilirken, bugün oturduğumuz evin bir yıllık kirasına dahi denk gelmemekte.
Peki buna kader diyebilir miyiz? Tabii ki hayır. Her toplum kendi kaderini kendisi belirler. Biz emekliler de seçimlerde kullandığımız oy ile kendi yaşam koşullarımızı belirliyoruz. Oysa ki bugüne kadar hiçbir iktidara nasip olmayan 23 yıllık AKP iktidarının bugüne kadar yapmış oldukları uygulamalara ve düzenlemelere baktığımızda emekli dostu bir iktidar olmadıklarına yaşayarak ve her geçen gün daha yoksullaşarak tanıklık ve şahitlik yapmaktayız.
Günümüzde yoksulluk sınırı 85.000 TL'ye, açlık sınırı ise 25.000 TL'ye yükselmiş durumda. Peki aldığımız emekli maaşı ne kadar? Hazine yardımı ile birlikte 14 bin 469 TL. Yani bir aylık ev kiramızı dahil karşılamamakta. Ülke yönetme becerisi olmayan iktidarın yaratmış olduğu ekonomik krizin faturası biz emeklilere ve çalışanlara kesilmekte.
Buradan 17 milyon emekli adına iktidara sesleniyoruz: Emeklinin ekonomik olarak yaşama tutunma şansı kalmadı. Yarattığınız derin yoksulluktan emekli barınamıyor, beslenemiyor, gerekli sağlık hizmetini alamıyor. Emeklinin artık sabredecek mecali kalmadı. Emekliler olarak kalıcı ve köklü çözümler istiyoruz.
Şükredin, sabredin gibi bahaneler değil, kalıcı politikalar üretilmesini talep ediyoruz.
Peki emekliler olarak taleplerimiz neler?
-Emeklilerde kök aylığı belirlenmesi yani en düşük taban aylığı belirlenmesi, bu rakamın da asgari ücretle eşitlenmesi,
-Kök aylıkları belirleme işleminden sonra TUİK'in açıklamış olduğu gerçeklerle bağdaşmayan enflasyon verileri ile değil bütün emeklilere gerçek enflasyon oranında yani %35 zam yapılması.
-Dini bayramlarda verilen bayram yardımının isminin ikramiye olarak değiştirilmesi ve asgari ücret oranına yükseltilmesi.
-Emeklilerde sağlıkta muayene ve ilaç katkı payının kaldırılması.
Emekli banka promosyonlarının çalışma bakanlığınca bankalara çağrı yapılarak açık artırma ihale usulü ile belirlenmesi ve böylelikle promosyon oranının yükseltilmesi.
-Emekli sendikalarının önündeki keyfi engellemelerin kaldırılması ve emeklilerin tüm sosyal, kültürel ve ekonomik haklarının emekli sendikaları ile birlikte toplu sözleşme ile belirlenmesini talep ediyoruz.
Her fırsatta “biz yaşlılarımızı ve emeklilerimizi seviyoruz ancak emekliye insanca ve insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmesi için verecek kaynak yok” diyorlar.
Biz de iktidara sesleniyoruz: yandaşa var, 3-5 müteahhide var, siyasetçilere var, emekliye gelince kaynak yok söylemi doğru bir söylem değil. Sorunun kaynağı sizsiniz. İktidarın önceliğinde emekliler yok.
Bir ülkenin yaşam refahını anlamak için siyasetçilerin ve iktidarın ne dediğine değil, ülkedeki yaşlıların yaşam standardına bakacaksanız.”