Çorum
Kapalı
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3247 %0,24
48,8293 %0,45
Ara

GÜNEŞ

YAYINLAMA:
GÜNEŞ Mevlana Celaleddin Rumi 30 Eylül 1207 yılında, bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinin , Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden "Bilginlerin Sultanı" ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled'dir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur. Hayat şartlarının rahatlığıyla iyi eğitimler almıştır. Okumaya ve manevi eğitime yatkın bir çocuktur. Babasının himayesi altında yıllarca, tasavvuf eğitimi alır. Babasının ölümünün ardından ise 1232 yılında Konya'ya gelir. Seyyid Burhaneddin'in mânevi terbiyesi altına girer ve dokuz yıl ona hizmet eder. Okumaya çok düşkündür, İslam bilgisiyle dolup taşmış, hiç kimseyle felsefi bir tartışmaya girmemiştir. Hiç sorgulamadan bilgilerle dolar, taşar. Ta ki bir gün, ektiği, suladığı fakat yeşerdiğini henüz görmediği tohumların tek eksiği güneş doğana kadar… Bilgilerinin, okuduklarının, dinlediklerinin varlıkla, gözünün gördüğüyle birlenmesi Şems Tebrizi’ nin gelişiyle olacaktır. İran’da bir şehir olan Tebriz, Şems’in doğduğu topraklardır. Şems Arapça bir kelime olup, güneş anlamına gelir. Şems ile Mevlana’nın tanışmasına dair bir çok hikaye vardır. Aralarında ki bağ, iki gözüyle görmeye çalışanlar için anlaşılması zor olsada Mevlana’yı Mevlana yapanın Şems olduğuna inananlardanım. Bir gün Şems Mevlana’nın tüm kitaplarını toplar ve nehrin kıyısına gelip hepsini suya atmaya başlar. Buna engel olmak isteyen Mevlana “Ne yaptığını sanıyorsun” diyerek bağırır Tebrizli Şems’e. Şems şu cevabı verir; “Bırak bu kitapları artık, kendini oku” İşte bu hikaye benim en sevdiğimdir aralarında geçen. Dışarda olan için de, içinde olan dışındadır… Nasıl öldüğü konusunda da türlü rivayetler olan Şems, acaba gerçekten var mıydı? İçinde mi doğmuştu bir güneş yoksa dışında mı Mevlana Celaleddin Rumi’nin? Kimi rivayete göre kaybolmuştu Şems, birden bire ortalıktan. Gün batımı geldiği için ortalığı karanlığa mı bırakmıştı? Vaktiydi elbet gidişin. Vakti gelmese ne gelir ne de giderdi. Belki her sabah gene geliyordur, gün batımına kadar bekliyordur. Mevlana’lar arıyordur kendine. Kimbilir belki de buluyordur. Karanlıkta mısın? İçine bir tohum ek, ara sıra da sulamaya bak. Şems seni bulacak…
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *