Çorum
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
39,9623 %0.23
47,1317 %0.19
Ara

EL ELE

YAYINLAMA:
EL ELE Rus yazarlarından İvan Turgenyev, soğuk bir akşamüstü evine doğru yola çıkmış. Yolda bir dilenci, para istemek amacıyla  ellerini kendisine doğru uzatmış. Turgenyev ceplerini kurcalamış fakat hiç para bulamamış. Bunun üzerine dilencinin uzatılmış soğuk elleri avucunun içine almış ve şöyle demiş; “Kusura bakma kardeşim sana verecek bir şeyim yok” Dilenci ise Turgenyev’in gözlerine bakıp, “Verdiniz ya efendim” demiş. “Bana kardeşim dediniz” Kabul görmek… Muhataplığınız kiminle, hangi amaçla olursa olsun aslında insanın tek arzusu kabul görmek üzerine oluyor. Tek tatmin noktası bu belki de ilişkilerde. Yaş, statü, tanınma gibi kriterler hiç farketmeksizin sadece kabul görülmek istiyoruz. Dikkat ederseniz çocuklar bile onları kabul eden, varlıklarını onaylayan kişilere sevgi duyuyorlar. Kişileri bulundukları koşullarla ve halleriyle tümüyle kabul etmek gerekiyor. İlk karşılaştığımızda ve bu karşılaşmadan sonra her seferinde… Anlaşmazlıkların, tartışmaların, kırgınlıkların ve kızgınlıkların nedeni de insanların birbirini oldukları gibi kabul etmiyor olmaları oluyor. Geçip gidiyoruz her birlikte bu hayattan. Kimseyle sonsuz bir birlikteliğimiz olmayacak kendimizden başka. Ve neden getirildim bu hayata bilmiyorum. Yalnız farkettiğim bazı şeyler var. Bazen sıkılıyorum öyle sıkılıyorum içim de bir şey beni öyle boğuyor ki yaşatmayacak bu beni diyorum. Sonra sıkıntının başladığı ana gidiyorum ve mutlaka bir söz çıkıyor karşıma bir bakış veyahutta bir hareket. İşte orda takılı kalmışım, etkilenmiş varlığım, kabul görmemiş, çiğnenmiş. Adeta ezilmiş altında kalmışım  o sözün veya hareketin. İşte ondan alamıyormuşum nefes. Saatlerimi çalmış bazen günlerimi. Olur mu öyle şey? Oluyor oluyor işte. O sözü söyleyen o hareketi yapan beni kabul etmemiş evet. Peki ya ben? Ben etmiş miyim onu. Ben inkar etmiyor muyum onun o halini, tutumunu. Yapmasaydı öyle, konuşmasaydı öyle  diye düşünürken onun o an varoluşuyla değil mi derdim benimle? O da öyle. Bende böyleyim. Herkes olabildiği kadar ve olduğu kadar. Her şey olması gerektiği gibi. Daha güzeli için değişmen gerekecek. Kabul ettiğin kadar kabul de göreceksin. “Huzurlu olmak isteyen bir insan sever, sevgi beklemez... Anlayış gösterir, anlayış beklemez… Takdir eder, takdir beklemez... Yardım eder, yardım beklemez... Kabul eder, kabul beklemez... " diye yazmış Abdülkadir Duru. Yapabilmek büyük mesele. İşe uzatılan soğuk bir eli ısıtmakla başlayalım.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *