Çorum
Açık
19°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
39,4905 %0.31
45,4367 %-0.27
Ara

YEMİN

YAYINLAMA:
YEMİN Kişinin, bilerek veya söylediğinin farkında olmadan doğru veya yalan olduğuna dikkat etmeden alışkanlık olarak ağzından yemin sözleri dökülür. Ya da yalan ve asılsız olduğu bilinmeyen hususlarda da yemin eder. Allah adına yapılan yeminin, ona olan tazimin bir gereği olarak tutulması ve bozulmaması gerekir. Bunun içinde mümin hangi şeye ne maksatla yemin ettiğine ve yeminin Allah’ın rızasına uygun olup olmadığına dikkat etmelidir. Eğer yapılan yemin iyilik yapmak kötülüklerden sakınmak, insanların arasını düzeltmek gibi hayırlı işleri engellemek gayesi taşıyorsa bu Allah’ın rızasına aykırıdır. Yemin Vallahi, billahi denilmekle Allah’ın zatına veya Allah’a yemin edilmesi adet haline gelen rahman ve rahim gibi mübarek isimlerinden birine veya Allah’ın izzeti ve kudreti gibi sıfatlarından birine and içmekle olur. İnsan Allah’ın adını zikrederek vallahi, billahi, tallahi diyerek bir sözün doğruluğunu kuvvetlendirmeye çalışır. Bu şekilde yapılan yeminin manası ise doğru söylediğimi ve dediğimi yapacağıma Allah’ı şahit tutuyorum demektir. Bile bile yapılan yemin ise kasıtlı yemindir. Yalan olduğunu bile bile yemin eden kişinin kefaretle günahını affettirmesi mümkün değildir. Ahirette mutlaka cezasını çekecektir. Ağızdan kasıtsız bir şekilde düşünmeden rastgele çıkan yeminlerin ise herhangi bir bağlayıcılığı yoktur. Fakat gelecekle alakalı olarak vallahi şöyle yapacağım şeklinde kişinin kendini bağladığı, sağlam bir irade ve niyetle akdettiği yeminler bağlayıcıdır. Allah’ın isim ve sıfatları kullanılarak söylenilen sözlerde kefaret ödenmesi gerekir. Bunların gereğini yerine getirmek icap eder. Aksi takdirde bozulan yemin kefareti kişinin maddi imkanlarının durumuna göre şu yollardan biri ile ifa edilir; Maddi durumu müsait olan ailesine yedirdiğinin orta derecesinden sabah ve akşam olmak üzere bir gün on fakiri doyurur. Ya da on fakiri baştan aşağı giydirir. Ya da bir köleyi özgürlüğüne kavuşturur. Bunlardan birini yapmaya gücü yetmeyen, yetmeyecek kadar fakir ise bozduğu yeminin kefareti olarak üç gün aralıksız oruç tutar. İşte yemin ettiğiniz zaman yeminlerinizin kefareti budur. Bozulduğu zaman bu kefareti eda ediniz ve yeminlerinizi muhafaza ediniz. Bir yeminin kefareti ödendikten sonra tekrar yemin edilir ve bozulursa onun içinde ayrı kefaret ödenmesi gerekir. Yeminin geçerlilik şartları ise; akıl baliğ olmak, Müslüman olmak, yemin lafzıyla Allah’ın isim ve sıfatları ile yemin etmek. Yapılan anlaşmadan, verilen sözden caymanın ve yeminleri bozmanın hatta bunları birer fitne ve fesat vesilesi haline getirmek çok acı neticelerle sonuçlanır. Artık o hakir, zelil ve alçak durumdadır. Allah ‘ın gösterdiği yoldan sapmaya ve saptırmaya sebep olur. Artık o kimsenin sözüne güven kalmaz, toplum içinde karşılıklı güven duygusu sarsılır. Bu yüzden insanlar birbirine düşer, kavgalar, savaşlar, toplumu yiyip bitirir. Maddi ve manevi pek çok vahim durumların meydana gelmesine zemin hazırlar. Kur’anın ifadesiyle doğru yanlış demeden bol bol yemin etmek, her sözüne yeminle başlamak ve yeminle bitirmek müşriklerin ileri gelen ortak sıfatlarıdır. Yalan yere yemin eden kimsede hakir, zelil ve alçak durumundadır. Çünkü o, kendini herkesin yalancı bildiğini ve yemin etmeden kimsenin kendine inanmayacağını zanneder. Bu yüzden o hem kendi nazarında zelildir hem de toplum içinde değer verilmeyen âdi, aşağılık bir kimsedir. Günümüzde mahkemelerde süren davalarda, insanların kendi haklarını ortaya koymak için yemin etmek suretiyle yalan şahitlikte bulundukları görülmektedir. Yemin ederek yalan yere şahitlik etmek hem yalan beyan da bulunulması hem de yalanına yemin katması bakımından çok büyük günahlardan ve hak ile hak ihlallerinden biridir. İşte bunların ahirette bir nasibi yoktur. Onlar için elem verici bir azap vardır. Kıymetli okurlar ! Yemin etmeye gerek yoktur. Sözlerimizin inandırıcılığını yeminlerle desteklemek yerine, yaşam tarzımıza dikkat etmekle daha güçlü hale getirebiliriz. İslam, insanlardan yemin etmelerini değil, Allah ve Resul’ünün emrine itaat etmelerini istemektedir. Mühim olan laf değil ameldir. Selam ve dua ile...
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *