Çorum
Açık
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3402 %0,34
48,8683 %0,55
Ara

İNŞALLAH

YAYINLAMA:
İNŞALLAH Ülkenin birinde, bir töre varmış . Her şey töreye uygun yapılırmış . Buna göre elden ayaktan düşüp, üretime katkısı olmayacak kadar ihtiyarlamış kişiler, ıssız bir yere götürülerek ölmeye bırakılıyormuş! Töreye uymayanlar olursa da, ceza olarak onlarda öldürülüyormuş! Uygulama çok katıymış karşı çıkmak kimsenin aklının ucundan bile geçmiyormuş. Bu ülkede bilge bir adam ve onu  çok seven bir oğlu varmış. Oğul hiç isteme de, belirli yaşı aşınca babasını mecburen ormanın derinliklerinde bir yere getirip bırakmış. Babasıyla vedalaşıp tam dönecekken yolu hatırlayamamış. Baba şimdi nasıl geri döneceğim, ormandan çıkışı nasıl bulacağım, diye sormuş. Babası; Oğlum, demiş. Sen beni sırtında taşırken, ağaçlardan kuru dalları koparıp, geçtiğimiz yerlere bıraktım. Onları izleyerek yolunu kolayca bulursun. Oğul içinden; Bu adama kötülük yapılır mı, diye geçirerek kuru dallar sayesinde kolayca evine ulaşmış. Babasının ormanda açlık ve susuzluktan ölmesine gönlü razı gelmediğinden, töreye, yasaya aldırmaksızın, ona yiyecek içecek götürmeye başlamış. Günler günleri kovalarken, oğul her gidişinde, babasını ülkede olup bitenlerden haberdar ediyormuş. Bir gün tellallar şehirlerde bağırmaya başlamışlar; Her kim tokmaksız davul çalmayı başarırsa, hükümdarımız onu vezir yapacak, diye. Oğul bunu babasına anlatınca yaşlı adam; Bundan kolay ne var oğlum, demiş. Davulun içine arı doldur, hükümdarın huzuruna çıkınca, davulu yuvarla, yeter!.. Oğul da bunu yapmış ve vezir olmuş. Tabi, bunu babasından öğrendiğini de kimseye söyleyememiş. Günler geçmiş, devran dönmüş, tellallar yine yollara koyulup; Her kim külden urgan yapmayı becerirse, padişahımız ona sadrazamlık verecek, diye duyurmuşlar. Tabii oğul yine babasına koşmuş. Bilge Adam; Oğlum! Urganı taşa koyar üzerine gazyağı döküp tutuşturursun. Al sana külden urgan, demiş. Böylece oğul sadrazamlık mührünü de almış. Bir süre sonra yeni bir duyuru yapılmış; Her kim kağıtta ateş taşırsa, hükümdarımız kızını ona verecek! Koca ülkede hiç kimse çözüm bulamayınca oğul yeniden, soluğu babasının yanında almış . Bilge ona da çözüm bulmuş; Çok kolay oğlum! Kağıttan bir fener yapar, içinde de mum yakarsın. Al sana kağıt içinde yanan ateş !.. Oğul bu imtihanı da başarıyla geçince Padişah; Sen bunları kendi aklınla çözemezsin. Sırrını açıklarsan, hem kızımla evlendireceğim, hem de hiçbir ceza vermeyeceğim, demiş . Babasını çok seven kadirbilir oğul da her şeyi açıkça anlatmış. Padişah dikkatle dinledikten sonra; Demek ki yaşlılarımızın beden güçlerinden değilse bile, akıl ve deneyimlerinden yararlanabilirmişiz, diyerek, töreyi kaldırmış… Otuz yaşıma girdiğim de bundan hiç hoşlanmamıştım. Çok güzel bir şeyi kaybetmişim hissi vardı içimde. Açıkçası otuzlu yaşlarım pek de keyifli geçmedi. Fakat kırkta, kendimi çok iyi hissettim. Geçen o on yılın zorluğu bana olgunluk olarak dönmüş ve ve kırklı yaşlara merhaba demek çok hoşuma gitmişti. Yaş almakla ilgili düşüncelerim değişmişti. Yaş almak güzeldi! Elli, altmış belki yetmiş ve seksen seni de sevgiyle kucaklayacağım… Gelişime açık oldukça ve faydalıya doğru değiştikçe zamanın ilerlemesinin hiç bir sakıncası olmadığını unutmayacağım. Belki de zamanın olmadığı, en azından bizim algıladığımız gibi olmadığını hatırlamak kritik bir noktadır. Deneyimliyoruz, bebek olmayı çocuk olmayı, genç, yetişkin ve ihtiyar olmayı… Unesco’nun da güzel bir yaşlılık tanımı vardı. Ne demişler; "Bir insan konfor alanının dışına çıkmıyorsa. Yeni şeyler öğrenmiyor, şaşırmıyor ve çoğu şeyi bildiğini düşünüyorsa. Merak etmiyor, keşfetmiyorsa. Geçmişte ki anılarında yaşıyor ve sürekli eskiyi tekrar ediyorsa yaşlıdır.” O halde genç ihtiyarlar olmak için niyet mi, hep beraber. Hadi inşallah, sağlıkla…
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *