Çorum
Açık
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3046 %0,23
48,9129 %0,43
Ara

ADALETİN TEMSİLİ  “ÖMER”  

YAYINLAMA:
ADALETİN TEMSİLİ  “ÖMER”   Hz. Ömer (RA) dört halife dönemi (Hulafa- i Raşidin)’nin ikinci halifesidir. Hz. Ebubekir’in döneminde Ömer (RA) ona müşavirlik ve kadılık yapmıştır. Emir’ül-mü’minin (müminlerin emiri) diye isimlendirilmiştir. Künyesi Ebu Hafs, lakabı ise Faruk’tur. Hz. Ömer İslam’dan önce ticaretle meşgul olmuş, bilgili ve kültürlü kişiliğe sahiptir. Kureyşliler içinde okuma-yazma bilen sayılı kimseler arasında yer alıyordu. Müslüman olduktan sonra, zaman zaman cahiliye de geçen hayatını hatırlar ve şöyle anlatır: “Hatırladığım iki şeyden birine ağlar, diğerine de gülerim. Ağladığım şey kızımı diri diri toprağa gömdüğümdür. Güldüğümde helvadan putlar yapar acıkınca da yerdik!” Müslüman oluşu şöyle ki; Müslümanların sayılarının çoğalması müşrikleri tedirgin ediyordu. Kureyş’in ileri gelenleri Dârun-Nedve de toplandılar, bunlar gittikçe çoğalıp kuvvetleniyorlar, çaresine bakmazsak önünü alamayacağımız tehlikeler doğar, buna bir çare bulmalıyız, Ebu cehil: Muhammed’i öldürmekten başka çıkar yol yok. Bu işi Kim yaparsa onu develerle, altınlarla ödüllendirelim dediğinde, hemen Ömer ayağa kalkar. Silahlarını kuşanıp yola düşer, yolda Nuaym’e rastlar. Nereye böyle ey Ömer, diye sorar. Ömer: “Araplar arasına ayrılık sokan Muhammed’i ortadan kaldırmaya “diye cevap verir. “Ey Ömer! sen çok zor bir işe kalkışmışsın. Müslümanlar Muhammed’in etrafında pervane gibi dönüyor, seni ona yaklaştırmazlar” dediğinde, Ömer bu sözlere kızarak: “Yoksa sen de mi onlardansın der” Nuaym: “Sen benden önce yakınlarına bak, enişten Said ile kız kardeşin Fatıma Müslüman oldular” der. Ömer yolunu değiştirerek doğru eniştesi Sait B. Zeyd’in evine gider. Bu esnada kapının önünde içeride okunan Kur’an’ı kerim seslerini işitir. Kapıyı kırarcasına vurur. Eniştesi ve kız kardeşi Ömer’i görünce telaşlanırlar. Ömer’in İslam’a olan düşmanlığını bildiklerinden hemen Kur’an sahifelerini saklar, kapıyı öyle açarlar. Ömer nedir okuduğunuz şey diye bağırır, hiddetle eniştesinin üzerine atılarak meğer işittiklerim doğruymuş der. Araya giren kız kardeşi “Ey Ömer!  Allah’tan kork. Ben ve eşim Müslüman olduk. Bundan gurur duyuyoruz ve senden korkmuyoruz. Öldürsen de dinimizden dönmeyeceğiz” der ve şehadet getirir. Kız kardeşinin bu hali ve sözleri Ömer’i bir hayli sarsar ve kalbinde yumuşama başlar. Hele şu okuduğunuz şeyi bana getirin göreyim der. Kız kardeşi okumuş oldukları Ta ha suresinin sahifelerini ona verir. Ömer bu ayetleri okuduktan sonra derin bir düşünceye dalar. Allah’ın kelamı kalbine işler. Beni de Muhammed’in yanına götürün der. Hz. Muhammed o esnada erkamın evindedir. Ömer’i silahlanmış olarak gören Müslümanlar telaşlanır. Ömer Hz. Muhammed’in önünde diz çökerek şehadet getirir. Resulullah: Ya Ömer! Allah sana hidayet nasip etti der ve göğsünü sıvazlar, imanda sebat etmesi için ona dua eder. Orada bulunan Müslümanlar sevinçlerinden hep birlikte tekbir getirerek safa tepesinde yükselen “Allahu Ekber” sesleri ile Mekke ufuklarını çınlatırlar. Ömer kaç kişiyiz diye sorar seninle 40 olduk derler. Hemen Haremi Şerife gidelim der, hepsini önüne katarak götürür. Ömer Kureyşlileri görünce beni bilen bilsin, bilmeyen öğrensin, ben Hattab oğlu Ömer’im. İşte Müslüman oldum der ve şehadet getirir. Kureyşliler şaşkına dönüp, her biri bir tarafa kaçarlar. Müslümanlar ilk defa Haremi Şerif de saf olup topluca namaz kılarlar. Hamza ve Ömer’in Müslüman olmalarıyla İslam’ın yayılımı hız kazanır. Daha önce Altı yılda sayıları ancak 40 kişiye ulaşmışken bir yıl sonra Müslümanların sayısı 300’ü bulur. Ömer (ra)’in 634-644 halifelik yılları İslam tarihinde örnek gösterilen, en müstesna dönemlerden birisi olarak kabul edilir. İslam Tarihinde “adaletin temsili “olarak anılmıştır. Yaratılıştan öfkeli bir mizaca sahip olan Ömer(ra), öfkelendiğinde yanında Kur’an okunursa öfkesi geçerdi. Peygamber Efendimiz’in “hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin” hadisini devamlı hatırında tutar, her günün akşamında kendisine “Ey Ömer! bugün Allah için ne yaptın, diye sorardı. Ölümü, kendisine her gün hatırlatacak birini vazifelendirmişti. Saçına beyaz aklar düştükten sonra vazifelendirdiği kişiye, artık sana ihtiyacım kalmadı diyerek vazifesine son verdi. Ebu Bekir (RA)’in vefatı ve vasiyeti üzerine Müslümanlar Ömer (RA)’i halife seçtiler. Hz. Ebu Bekir’den sonra makama en layık olan oydu. Hz. Ömer (RA) takva, ihlas ve ibadette önde gidenlerden olup, Resulullah’ın yanında çok bulunan, onun ilim ve feyzinden istifade eden sahâbelerdendir. Peygamber Efendimiz Ömer’i çok sever, takdir ederdi. Güneş Ömer’den daha hayırlı birinin üzerine doğmamıştır buyurmuştur. Onun ilmi hakkında İbn Mesud “Ömer’in ilmi terazinin bir kefesine, yeryüzündekilerin ilmi de öteki kefesine konsa, Ömer’in ilmi ağır basar, aramızda Allah’ı en iyi tanıyan, Allah’ın kitabını en güzel okuyup anlayan, dinde derin anlayış sahibi olandır” demiştir. İslam tarihinde adaletin temsili olarak anılan Hz. Ömer (RA) halifelik zamanında sık sık Medine sokaklarına çıkar, halkın durumunu kontrol eder, ihtiyaç sahiplerini tespite çalışırdı. Hz. Ömer’in en hassas olduğu konulardan birisi ise, kamu malına karşı gösterdiği hassasiyettir. Özel işlerini yaparken kendi eşyalarını, devlet işlerini yürütürken ise devlete ait malzemeleri kullanır, kendisine sunulan hediyeleri kamu malı statüsünde değerlendirip, hazineye aktarırdı. Kamu görevlilerinin, devlet malını istismar etmelerinin önüne geçmek için de sıkı tedbirler almıştır. Bu nedenle göreve getireceği kişileri özellikle seçmiş, onların tüm mal varlıklarını tespit edip kayıt altına almış, müfettişleri vasıtasıyla mal beyanını istemiştir. Hazreti Ömer dini meselelerde çok hassastı. Tevhid inancına zarar verecek her şeyden uzak durur, halk arasında yanlış inanışların yaygınlaşmasına mâni olurdu. Dönemindeki idari yenilikler; hazinenin gelir ve giderlerinin düzenlenmesi, takvim başı olarak hicretin esas alınması, mahkemelerin kurulması, fethedilen bölgelerin vilayetlere taksimi, cezaevi inşası, emniyet teşkilatının kurulması, ordunun hareket düzeninin tespiti, yabancıların İslam beldelerinde hicret yapmalarına müsaade edilmesi, Kufe, Basra, Musul gibi bazı şehir merkezlerinin tazimi, sulama kanallarının açılması, her camide vaaz ve nasihat adetinin başlaması, Mescid-i  Nebevi de ilk defa cemaatle teravih namazı kılınmasını emretmiş, imam tayin etmiştir. Hz. Ömer’in döneminde, fetihler de büyük bir hız kazanmıştır. Hz. Ebubekir döneminde başlanılan Irak-Suriye fethi tamamlanmış, İran-Mısır fethedilmiş, İslam orduları kuzeyde Bizans hududuna, doğuda Horasana kadar uzanmıştır. Fethedilen yerlere gönderdiği valilerle, oralara İslam’ın faziletini ve güzelliklerini ulaştırmıştır. Hz. Ömer’in en büyük arzusu şehitliktir. Hicretin 23. Yılında, 63 yaşındayken Mescid-i Şerif de sabah namazını eda ederken, Muğiyre’nin Hıristiyan kölesi Ebu lü’lüe tarafından iki başlı hançeriyle altı yerinden yaralanıp şehit edilmiştir. Vasiyeti üzerine Peygamber Efendimiz ile Hazreti Ebu Bekir Sıddık’ın yanına defnedilmiştir. Rabbim onlardan razı olsun. Ruhları şâd olsun.                                                                                                                                                                         Selam ve Dua ile...
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *