Hukuk Öğrencileri Başarısız Mı?

Hukuk Öğrencileri Başarısız Mı? Sevgili okurlar, hukuk mesleklerinin ne kadar önem arz ettiği herkesin gerek bireysel olarak gerek toplumsal olaylar vesilesiyle deneyimlediği ve fark ettiği bir gerçektir. Bu sebeple, hukuk mesleklerine girişte yetkinliği arttırmak amacıyla hukuk mesleklerini icra edecekler için Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı (HMGS) ve İdari Yargı Ön Sınavı (İYÖS) gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır, bu sınavlara ilişkin tüm detayları başka bir yazımda konu etmiştim. İlgili sınavlar 29 Eylül 2024 tarihinde ilk kez gerçekleştirildi ve sonuçlar 24 Ekim 2024 tarihinde açıklandı. Gelin sınav sonuçlarına ve uzmanların sonuçları ele alış biçimine hep birlikte bir bakalım: 2024 HMGS-İYÖS Sonuçlarına Göre; HMGS’ye giren 9 bin 142 adayın %42,67’si 70 puanı geçerek başarılı olabilmiş, %57,33’ü ise başarısız olmuştur. İYÖS’ e katılan 1228 aday arasında başarılı olanların yüzdesi %1,2 iken katılım sağlayan adayların %98,8’i başarısız olmuştur. İstatistikler bu şekilde. Peki bu sonuçlar ne gibi bir etki uyandırdı? Bir kesim sonuçlar karşısında niteliksiz üniversiteleri suçlayıp, kontenjanların azaltılması ve sıralamaların geri çekilmesi gerekliliğini öne sürerken bir kesim de bu sonuçlar nedeniyle öğrencilerin ve üniversitelerin suçlanamayacağı ve bunun sınavın niteliği ile ilgili bir sorun olduğunu öne sürdüler. Hangi görüşe katılırsak katılalım hukuk mesleklerinin kutsal olduğu paydasında birleşmemiz gerekiyor. Herkesin yolu muhakkak bir hak arayışı mücadelesi ile kesişiyor. Bu mücadeleyi verirken karşılaştığınız hukuk insanlarının ne denli etkili olduğunu düşünün. Ülke gündemini sarsan olaylar yaşandığında, haklılar için adalet isterken bu adaletin sağlayıcılarının hukuk mesleklerini icra eden kimseler olduğunu unutmamalıyız. Şahsi kanaatim hem sayıları hızla artan üniversitelerdeki hukuk fakültesi sayısının önüne geçilmesi, niceliğin değil niteliğin değer kabul edilmesi, eğitimin, verilen vizyonun, hukuk nosyonunun önemsenmesi, sıralamaların geri çekilmesi ve yapılan sınavın da ezber becerisini ölçmek yerine öğrencinin muhakeme yeteneğini, yasaları yorumlayabilme becerisini, doktrinsel görüşleri değerlendirişini içeren daha kapsamlı bir sınav olması gerektiği şeklinde. Sevdiğim bir anekdot ile yazımı sonlandırıyorum: “Prusya Kralı II. Frederick 1750 yılında Postdam’dan geçerken, bir yeri çok beğenir ve adamlarına orada kendisine bir saray yapmaları emrini verir. Kralın adamları gösterilen yere gidince, saray yapılacak yerde bir değirmen olduğunu görürler. Saray için, o değirmenin oradan kaldırılması gereklidir. Bunun üzerine gidip değirmenin kapısını çalarlar. Karşılarına, değirmenin sahibi yaşlı adam çıkar. Kralın adamları yaşlı değirmenciye, kralın değirmeni satın alacağını söyleyip kaç para istediğini sorarlar fakat değirmenci satmayı kesin bir dille reddeder. Değirmen için ederinin çok üstünde teklif yapılsa da çabaları boşunadır. Adamları kralın yanına döner ve durumu krala anlatırlar. Kral, adamlarını geri çeviren değirmenciyle bir de kendisi konuşmak ister. Yaşlı değirmenci kralın huzuruna çağrılır. Sorarlar anlatır; “Değirmen bana atadan kaldı, ben de onu çocuklarıma bırakacağım”. Kral için bile olsa, değirmen satılık değildir” der. Fakat kral da kararlıdır; Kral, “Unutma ki ben Kralım, inat etme” istesem değirmenini para vermeden de alabilirim deyince, Değirmenci buna karşılık o unutulmaz cevabı verir: “Asıl siz unutmayın! Berlin’de hakimler var. Alamazsınız. Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar Kral bile olsa adaletten üstün değildir.” Bu ‘haddini bilmez’ söze karşı tüm gözler krala çevrilir, çok hiddetleneceği düşünülür. Fakat o, bu sözden hoşnut olur. Zira mahkemeleri ıslah etmek için öteden beri çok çalışmaktadır ve çabalarının meyvelerini verdiğini görmek onu mutlu eder. Krala karşı bile olsa, mahkemelerin adaletine güvenilmektedir. Bunun üzerine kral tarihe geçen şu sözünü söyler: “Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar kral bile, olsa adaletten üstün değildir. Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz.” Kral II. Frederick, Prusya Krallığı ayakta kaldıkça, bu değirmenin korunmasını ister. Değirmenin yanına sarayını yaptırır. Uzun yıllar burada kalan kralın bir keresinde şöyle dediği söylenir: “Adalet bana her sabah, sıcak bir ekmek kokusuyla gelirdi.” Adalete, değirmenci yaşlı adam kadar güvenebilmeliyiz. Adaletin kıymetini bilelim ve onu yüceltelim. Sevgilerle.