Çorum
Açık
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
39,3630 %0.37
45,6636 %0.86
Ara

12’nci Adam “Meslekten” Mi Olmalı, "Gönülden" Mi?

YAYINLAMA:

Geçen haftaki "Bir Şehrin Takımına Mesafesi" başlıklı yazımda Çorum FK'nin geride kalan sezondaki temel sorununun takım, taraftar ve yönetim arasındaki "kenetlenme" eksikliği olduğunu savunmuş; bu kenetlenme sorununun temelinde ise özellikle kulüp yönetimine karşı oluşan derin bir "güven" eksikliğinin yattığını belirtmiştim. Yönetimin hedef belirleme, taraftarla iletişim sorunları ve şeffaflıktan uzak tutumu bu güvensizliği körüklemiş, bu da taraftarın maçlara olan ilgisinin azalmasına ve takımdan uzaklaşmasına neden oldu demiştim. Çorum FK yönetiminin taraftarla yeniden bir bağ kurabilmesi için mevcut tutumunu değiştirmesi gerektiğini, başarısızlığın faturasının Çorum’a/taraftara kesilmesine karşı çıkmıştım. Az seyircili ve liglerinde başarılı veya çok seyircili ancak başarısız kulüp örnekleri de vererek aslında taraftarın başarı için tek başına belirleyici bir faktör olmadığını vurgulamıştım.

Yine de taraftarsız başarı “kabak tadı” verir ve Çorum gibi bir şehre de bu yakışmaz diye düşünerek, kendi çapımda taraftarın ne yapması gerektiği konusundaki düşüncelerimi paylaşacağım. Aslında bunu daha önce yapmıştım. Taraftarı takdir ettiğim maçlar da olmuştu, eleştirdiğim anlar da. Hem onların üstünden geçelim hem de yeni şeyler söyleyeyim istiyorum.

Daha Güçlü Bir Tribün Mümkün!

Türkiye Futbol Federasyonunun Gençlerbirliği için hazırladığı ve 22 Mayıs’ta federasyonunun Youtube kanalında yayınlanan belgeselin 10’uncu dakikasında Gençlerbirliği taraftar grubunun kendilerini anlattığı “manifesto” niteliğindeki konuşmayı mutlaka dinlemelisiniz. Emeğe saygı, küfürsüz tribün ve rakip taraftar hangi bakış açısı ile değerlendirilmeli gayet güzel anlatılmış.

Çorum FK’li taraftarlar da bu düşünceleri benimser ve bu şekilde davranırsa birçok sorunun önüne geçilmiş olunur. Böylelikle “Hoş geldiniz” diye tezahürat edilen deplasman tribününe iki dakika sonra hakaret vari tezahüratlar edilmez, sahadaki kendi takımının oyuncularına maç bitmeden tepkiler verilmez. Böyle olursa da tribünler; kulüp, takım ve Çorum halkı tarafından güvenli bölge olarak görülmeye başlanır ve her geçen gün de her kesimden taraftar çekilir. Başarı olasılığı da artar.

Bestesiz Sevdalar!

Çorum tribünlerinin sorunu maalesef sadece bunlar ile de bitmiyor. 1967 yılından bu yana bir futbol takımı olan şehrin bir tane bile kendine özel tezahüratının olmaması da bana çok ilginç geliyor mesela. Ya devşirme tezahüratlar ya da arabesk şarkılar ile olmuyor bu işler! Takım maç kazanıyor, futbolcular tribüne geliyor, tribün başlıyor “Yandık sevda ocağında” diye ikinci cümlede ne tribünden güçlü ses geliyor ne de takım bu şarkıyı söyleyebiliyor. Sonrası komedi …

Haydi taraftar beste yapamıyor, bari yapay zekadan destek alarak bir şeyler üretmeye çalışın. O da mı olmuyor; bari Göztepe’nin Medcezir’, Kocaelispor’un “Tiryakinim”, Fenerbahçe’nin “Samanyolu” şarkıları gibi bir şarkı bulun, tribünler hep bir ağızdan 1-2 dakika bir şey söyleyebilsin. Ben daha tribünlerden kesintisiz bir dakikalık destek duyduğumu hatırlamıyorum!

“Gitme, Sana Muhtacım!”

Bir diğer ve bence en önemlisi ise taraftarlığa meslek muamelesi yapılması. İşin kötü tarafı da bazı taraftar gruplarının kendini böyle görmesi. Gerektiği yerde; söz sahibine ve güce karşı koymayan, tepki göstermeyen taraftar grupları da bu kulübe yine en büyük kötülüğü yapıyor. Bir rengi, bir kişiyi çok seviyor olabilirsiniz ama yeri geldiğinde yapılan yanlışa tepki göstermediğinizde veya birilerini bunu yaptığında onları “hain” ilan ettiğinizde takımını şehrini seven taraftar gibi değil de meslek mensubu gibi görünüyorsunuz. Bazen taraftar gruplarının paylaşımlarına bakarken kendimi kaybettiğimde, bir an kendimi kulüp başkanının şahsi hesabında geziyor gibi hissediyorum! İyi niyetle de yapılıyor olsa, bence zararlı bir tutum. Belki Çorumlu taraftarlar bu duruma olayın içinde olduğu için dışarıdan bakmanın gücünü kaybetmiş olabilir. Onlar için de bunun ne kadar zararlı olduğunu Fenerbahçe ve Ali Koç örneği ile vereyim, belki biraz daha anlaşılır olur!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *