EMANET
YAYINLAMA:
EMANET
Sayısız maddi ve manevi imkânlarla donatılan ve kendisine akıl, irade, hürriyet gibi fevkalade hususiyetler verilen insanın mesul tutulduğu, sorumluluk alanına giren her şeye emanet denir. İnsanın gerek Allah'a, gerek ailesine ve gerekse bulunduğu topluma ve hatta insanlara karşı görev ve sorumluluklarından tutunuzda korunmak için geçici bir süre yanında bırakılan eşyaya varıncaya kadar hepsine emanet denir İnsanın sorumluluk alanına giren her şey emanettir, Peygamber Efendimiz; "Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlığınızdan sorumlusunuz. Devlet başkanı üstlendiği görevden sorumludur, kişi ailesinin koruyucusu ve eli altında olanlardan sorumludur. Kadın da evinin çobanıdır ve eli altında olanlardan sorumludur. Hizmetçi efendisinin malının koruyucusu ve elinin altında bulunanlardan sorumludur. Dikkat ediniz, hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlığınızdan sorumludur (Buhari) buyurmaktadır. Hiç şüphe yok ki, insanın ilk sorumluluğu kendisini yaratan akıl gibi üstün yetenekler veren Allah'a karşı olan sorumluluğudur. Ailemiz, çocuklarımız, sağlığımız, malımız, canımız, servetimiz vatanımız hepsi bize emanettir, tümünden sorumluyuz. Kur'an-ı Kerim ayetlerinde Allah'ın emanetini insanoğlunun taşıdığı şöyle bildirilmektedir: " Biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik. Onlar onu yüklenmeye yanaşmadılar onlar korktular da onu İnsanoğlu yüklendi. O gerçekten çok zalim ve cahildir." Değerli okurlar; Burada Göklerin ve yerin kabul etmediği emanetin dini yükümlülük olduğuna şüphe yoktur. Allah'ın emir ve yasaklarını bildiren tek vasıta ise peygamberlere inen ilahi kitaplardır. Bunların en mükemmeli, en sonuncusu ise şüphesiz ki Kuran-ı Kerimdir. Dolayısıyla Kur'an'ın itikadi, ameli, ahlaki, siyasi, iktisadi tüm sahalarda ihtiva ettiği hükümlerin ifası bütün âlemlere, göklere, yere ve dağlara teklif edildiği halde; onlar bu sorumluluğu yerine getirememekten ve altında ezilmekten korkarak çekilmişlerdir. Ne var ki insan bunu yüklenmiştir. Dağların, taşların kaldıramayacağı yükün altına insan girmiştir, yüklendiği emaneti taşıyıp taşıyamama açısından insanın çok zalim ve çok cahil şeklindeki iki vasfa dikkat çekilmektedir. Bu iki vasıf insanın fıtratında kökleşmiş olan mazmum vasıftır, ancak insan kuvvetli bir iman ile birlikte salih ameller işleyip zahiri ve batini ilmini irfana dönüştürebildiği nispette bu kötü iki vasfı iyiye çevirdiğinde yüklendiği bu ağır emaneti taşıma gücü elde edecektir. Manevi hastalıkların tedavisi için İlmin yanında kalbi sermayeyi de tedarik ederek, böylece dağların taşıyamadığı, o büyük emaneti taşımaya peyder pey liyakat kazanacaktır. Böylece insan yüklendiği emaneti iyi koruyup hakkını verdiği nispette mahlukatın en şereflisi olma mevkiine yükselecektir. Selam ve dua ile...
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *