Çorum
Açık
25°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
39,8669 %0.04
47,2949 %0.28
Ara
Kesin Karar Gündem ‘Kulluk Bilinci İçin Şükür Kelimesi Anahtar’

‘Kulluk Bilinci İçin Şükür Kelimesi Anahtar’

‘Kulluk Bilinci İçin Şükür Kelimesi Anahtar’

Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Elemanı Doç. Dr. Yunus Öztürk, Daima huzurda olma bilincini kazandıracak, bu bilinci sürdürmemize yardımcı olacak ve kulluğumuzdan lezzet almamızı sağlayacak anahtar kavramın “şükür-teşekkür” olduğunu vurguladı.

Hitit Üniversitesi İslami İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi (HİSAM) ile Çorum Müftülüğü’nün ortaklaşa hazırladığı ve Ahlatçı Eğitim Sağlık ve Yardımlaşma Vakfı’nın finanse ettiği “Mesleki Gelişim Akademisi ve Bilinç Serisi” projesi kapsamında bir sunum yapan Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Elemanı Doç. Dr. Yunus Öztürk, insanın bulunduğu her sosyal ortamda bir kimliğe sahip olduğunu; bu ortamdan ayrıldığında ilgili kimlikten sıyrıldığına belirterek, kulluğun hayat devam ettiği müddetçe her daim devam eden bir kimlik olduğuna dikkat çekti.

Kulluğu daima “Rabbin huzurunda bulunma” hali şeklinde niteleyen Yunus Öztürk, Hazreti Peygamber’in 'Allah'a onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor' şeklinde tanımladığı ihsan ile kulluk bilinci arasında ilişki kurdu.

Daima huzurda olma bilincini kazandıracak, bu bilinci sürdürmemize yardımcı olacak ve kulluğumuzdan lezzet almamızı sağlayacak anahtar kavramın “şükür-teşekkür” olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Öztürk, kulluğun çeşitli boyutları olduğunu, kulluk bilinci için “şükür” kelimesini neden anahtar olarak seçtiğini ise insanlar için en iyi örnek olan Peygamber Efendimiz'in hayatından bir örnekle açıkladı.

Bu örnekte Öztürk, Hazreti Aişe’nin, kulluğumuzun bir boyutu olan namaz ibadetini yerine getiren Peygamber Efendimiz'e geceleri uzun süre namaz kılmasının, kıyam ve rükuda bulunmasının nedenini sorduğunda Efendimiz’den gelen “Rabbine şükreden bir kul olmamayayım mı” cevabını hatırlattı.

“İbadetlerin Külfet Boyutu” başlığı altında sunumunu gerçekleştiren Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Hicabi Seçkiner ise, külfetin iki boyutu olduğunu anlatarak, “Birincisi, Allah’ın meşakkat hükmü ile kolaylığı istemesi sonucu ortaya koyduğu külfet olup dinin koyduğu hükümlerin insanlara meşakkat vermeyi hedeflemediğini belirten birçok ayet ve hadis bulunmaktadır. Örneğin, “Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez". İkincisi, kulların ibadetleri ifa ederken zorlanma sıkılma ve usanma anlamında içimizde taşıdığımız külfet. İnsan açısından bakıldığında ibadetin tabii ki külfeti zorluğu olacak. Namazın nefse ağır gelmesi, oruç ifa edilirken açlığın zorluğu gibi. Ancak bunların külfetine dayanmak zorundayız. Zira bu külfete karşılık Allah bize dünya hayatını ifa ederken evreni boyun eğdirmiş, nimetleri ayaklarımıza sermiş bize haz ve mutluluğu bahşetmiştir. Modern toplumun en büyük problemlerinden birisi işte bu noktadır ki; bizler hazları karıştırmışız. Aslında gerçek haz ibadetlerde iken biz hazzı Allah'ın mubah ya da haram kıldığı sahalarda aramaktayız. Sonsuza kadar yesek içsek bir sadakanın, bir yardımlaşma ve paylaşmanın mutluluğunu bize veremez. Biz kendi elimizle ibadetleri külfet görerek ondan alacağımız haz ve mutluluğun yerini değiştirip dünyalık hazlara geçtik. Aşırı özgürlük, aşırı tüketim ve israf ibadetlerin yerini aldı. Sonunda bireysel olarak ibadetlerde külfetlerden kaçınmamız bizi toplumsal olarak rehavete sürükledi ve bu da bizde kendimize, dine, evrene, doğaya ve Yaratıcı'ya karşı fütursuzca davranan, dumura uğramış ve yozlaşmış bir halin teşekkülüne sebep olmuştur” dedi. (İHA)

MUHABİR: Haber Bülteni
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *