Toprağın teknolojiyle üretilmesinin mümkün olmayan, yaşayan bir varlık olduğunu belirten Gül, "Toprak Varsa Hayat Var" ilkesinin altını çizdi. Son zamanlarda oluşturulmak istenen "Benim arazim, benim toprağım, ne istersem yaparım" şeklindeki yanlış olgudan acilen kurtulmak gerektiğini ifade eden Gül, "Arazi yani toprak; senin değil, insanlığın. İstediğini de yapamazsın. İstediğin gibi arazinin yüzey toprağını alamazsın. İstediğin gibi imara açamazsın. İstediğin yere de fabrika yapamazsın" dedi. Gül, bu konuda 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun önemine dikkat çekti.
"Kamu yararı kararı" belgesi altına imza atan yetkililere seslenen Necati Gül, asıl kamu yararının fabrikalar veya imar alanları değil, toprağın kendisi olduğunu kaydetti. Gül, eleştirisini şu sözlerle sürdürdü: "OSB'ler boş ve alternatif alanlar var iken; ülkeler başka ülkelerden toprak kiralayıp toprak satın alırken, mutlak (1. Sınıf) tarım arazisine, 3-5 kişiye istihdam sağlayacak diye amaç dışı kullanım için kamu yararı kararının altına imza atmak bir vebaldir. Bir fabrikanın ömrü en fazla bir asırken; toprağın insanlar amacına uygun kullanıldığı sürece ömrü ebede kadardır."
Marjinal araziler dururken, sırf hafriyat maliyetlerinden kaçınmak ve rant uğruna verimli tarım arazilerinin imara açılmasının geçmişe ihanet ve gelecek nesillerin hakkını çalmak olduğunu vurgulayan Gül, toplumun bütününü ilgilendiren şehirlerarası yollar gibi yatırımlar dışında birinci sınıf tarım arazilerinin korunması gerektiğini belirtti.
Vatan sevgisinin söylemle değil, eylemle olacağını ifade eden Gül, "Üç beş kuruş kazanmak uğruna tarım arazilerini plansız programsız amaç dışı kullanıma açanlara da diyorum ki sevda söylemle değil, eylemle olur" diye konuştu.