Çorum
Parçalı az bulutlu
18°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,2250 %0.13
47,0455 %0.39
Ara
Kesin Karar Ulusal Uzmanı Uyardı: “Hızlı Kilo Vermek İçin Sağlığınızdan Olmayın”

Uzmanı Uyardı: “Hızlı Kilo Vermek İçin Sağlığınızdan Olmayın”


Uzmanı Uyardı: “Hızlı Kilo Vermek İçin Sağlığınızdan Olmayın”

DÜZCE(İHA) – Doç. Dr. Zerrin Gamsızkan, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının en önemli iki bileşeninin ölçülü ve dengeli tüketim olduğunu belirterek “Ölçüsüz bir şekilde tüketilen her besin vücudumuza zehir niteliğindedir” dedi.
Günümüzde hızlı sonuçlar vaat eden popüler diyetlerin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çeken Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Zerrin Gamsızkan, sağlıklı beslenme hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Obezitenin, ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada katlanarak artması ve tedaviden sonra bile tekrarlama ihtimalinin yüksek olması nedeniyle hızlı sonuçlar vaat eden diyetlerin popülerliğini arttırdığını ifade eden Zerrin Gamsızkan, “Zaman zaman bu tarz kısa sürede hızlı kilo verdirdiği iddia edilen diyetler gündeme geliyor. Açıkçası bu bahsedilen diyetlerin bazıları uzun yıllardır bilinen hatta özel durumlarda tedavide kullanılan diyetlerdir. Özellikle ketojenik diyet olarak adlandırdığımız beslenme rejimi, 1920 yıllarında ilaca dirençli epilepsi hastalarında nöbet sayısını azaltabilmek için denenmiş ve halen bazı epilepsi hastalarına uygulanan bir beslenmedir. Epilepsi hastalarının nöbet sayısını azaltma etkisinden tahmin edileceği gibi ketojenik beslenme vücutta nörofizyolojik bazı etkilere sahiptir. Bu etkilerinden dolayı eğer kullanılacaksa mutlaka bir hekim, beslenme uzmanı ve tavsiye edilen disiplin tarafından koordineli bir şekilde yapılandırılmalıdır” dedi.

“Sağlıklı kalabilmek için hem hayvansal hem de bitkisel ürünleri almak zorundayız”
Ketojenik diyetin, yüzde 90 oranında yüksek yağ ve düşük karbonhidrat içeriğine sahip bir beslenme şekli olduğuna vurgu yapan Gamsızkan, “Bu haliyle kolesterol düzeyi yüksek kişiler için uygun değildir. Dukan diyeti yüksek protein içeren bir diyet. İçinde bir miktar lif ve sebze olsa da dönemsel olarak protein tüketimini istediğiniz kadar yapabileceğiniz tarzında yönergeleri var. Bu haliyle böbrek hastaları için uygun değildir. Carnivore diyeti zaten sadece protein öneren tek tip bir beslenme ile oldukça agresif ve ağır bir diyettir. Zaman zaman böyle parlak gibi görünen çarpıcı öneriler olur fakat bu popüler önerilerin hepsinin dönemsel olduğunu düşünüyorum. Sürdürülebilir bir şey de değildir böyle diyetler. İnsan toplumsal bir varlık. Paleolitik dönemde yaşamıyoruz ki sadece hayvan ürünleri ile beslenelim. Tarım ürünleri bize pek çok vitamin ve mineral sağlıyor. Sağlıklı kalabilmek için hem hayvansal, hem de bitkisel ürünleri almak zorundayız. Bireylerin günlük olarak alması gereken farklı grup gıdaları içeren beslenme piramitleri artık kanıta dayalı olarak kabul edilen kılavuzlardır. Bu tarz popüler diyetlerin vücudumuza uzun dönem etkileri ortaya çıktıkça popülerlikleri de azalacaktır” şeklinde konuştu.

“Ölçüsüz bir şekilde tüketilen her besin vücudumuza zehir niteliğindedir”
“Her ne kadar günümüz insanı obezite ile sınansa da çağlar boyunca geliştirdiği bilgi ve teknolojiyi beslenme şeklinin çeşitlenmesine borçludur” açıklamasında bulunan Doç. Dr. Zerrin Gamsızkan, “Özellikle besinleri pişirerek azami oranda enerji elde etmeyle çok sayıda insan besine ulaşma imkanı bulmuştur. Yine insan beyninin gelişimi de çeşitli ürünlerin bir arada tüketilmesi ile ilişkilidir. Sağlıkla ilgilenen profesyoneller temel besin öğelerinin yaşa, cinsiyete ve yaşam tarzına bağlı olarak çeşitlenerek alınmasını tavsiye etmektedirler. Tek tip beslenme günümüz insan metabolizması için sağlıklı yaşamla bağdaşabilecek bir durum değil. Vücudun görünür ve görünmeyen pek çok metabolik işlevi var. Onarım ve yenilenme dahil hayati fonksiyonlar için düzenli olarak belirli miktarlarda vitamin, mineral, protein, karbonhidrat ve yağların alınması gerekiyor. Sağlıklı kilo vermekten anlaşılması gereken şey, sağlıklı bir beslenme şeklinin yaşamın tüm süreçlerinde alışkanlık haline getirilmesi halidir. Bu sağlıklı beslenme alışkanlıklarının en önemli iki bileşeni; ölçülü ve dengeli tüketimdir. Ölçüsüz bir şekilde tüketilen her besin vücudumuza zehir niteliğindedir” ifadelerine yer verdi.

“Beslenme alışkanlığı edinebilmektedir”
Sağlıklı beslenme ve sağlıklı kilo vermenin sürdürülebilir bir niteliğe sahip olması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Gamsızkan, Hayatımızın birkaç hafta ya da birkaç ayına uygulanan bu değişimler, esir hayatı yaşıyor gibi hissettirir kişiye. Kısa vadeli diyetlerden çıktığında insan kendi normaline döner ve genellikle eskisinden daha fazla ve büyük bir özlemle sağlıksız, toksik besinlere yönelir. Toksik besin kısmını biraz açmak istiyorum. Günümüz endüstrisinin hızlı ve seri tüketim mantığında üretilen fabrikasyon yiyecekler maalesef gerçek birer zehirdirler vücudumuza. Sigara gibi kolay ulaşılır ürünler olan paketli gıdalar, yüksek rafine şeker içeren atıştırmalıklar vücudumuza toksik etki yapar. Az önce bahsettiğimiz popüler diyetlerin ortak özelliği bu tür sağlıksız ürünlerde çok miktarda olan şeker ve karbonhidratların dönemsel olarak kısıtlanması. O yüzden hızlı kilo verdiriyorlar fakat bunların yerine insanın tok kalmasını sağlayacak yüksek protein ya da yüksek yağ önererek. Bir zararlı alışkanlığı düzeltmeye çalışırken yerine başka kötü bir alışkanlık koymak yine metabolizma için zararlıdır. Şeker ve karbonhidratı keserseniz zaten kilo kaybedersiniz. Mesele yaşamın her anında sürdürebileceğiniz şekilde beslenme alışkanlığı edinebilmekte” dedi.

“Sebze ve meyveyi yasaklayan diyetler ciddi metabolik işlevsizliğe yol açabilir”
Tek tip beslenme ile yapılan diyetlerin uzun vadede etkilerine de değinen Gamsızkan, “İlk etapta depo edilmeyen ve her gün besinlerle dışarıdan almamız gereken vitaminlerin eksikliğine bağlı sağlık problemleri oluşur. Mesela metabolizmamızda birçok işlevin yerine getirilmesinde kullanılan C vitamini vücudumuzda depolanmaz. Dolayısıyla sebze ve meyvelerle birlikte dışarıdan almamız gerekir. Sebze ve meyveyi yasaklayan diyetler ciddi metabolik işlevsizliğe yol açabilir. Yine B vitamini vücudumuzda nörolojik pek çok işlevin anahtar vitamini. Sinir hücrelerinin etrafını saran myelin kılıflarının sentezinde, kandaki kırmızı hücrelerin üretiminde olmazsa olmaz vitamindir” dedi.

“Sağlıklı beslenmek ve ideal kilosuna ulaşmak isteyen herkes, obezite polikliniğimize rahatlıkla başvurabilir”
Düşünce şeklimizin sağlıklı kilo vermek değil, sağlıklı beslenme ile bize en uygun vücut kompozisyonuna ulaşabilmek olması gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Gamsızkan, “İdeal vücut kompozisyonuna ulaştığımızda hem biyolojik hem de psikolojik sağlığımız olumlu yönde artacaktır. Biz hastanemizde bulunan obezite merkezi ve obezite polikliniğinde biyopsikososyal anlayışla kişinin sadece kilosu ya da biyokimyası ile değil psikolojik ve sosyal sağlığıyla da ilgileniyoruz. Ayrıntılı beslenme anamnezi ile ulaşabildiği besinler ve tüketme alışkanlıkları konuşulup yaşadığı ve varsa çalıştığı ortamda en uygun beslenme programı düzenleniyor. Sağlıklı beslenmek isteyen, ideal kilosuna ulaşmak isteyen herkes obezite polikliniğimize rahatlıkla başvurup hizmet alabilir” şeklinde konuştu.

“Paketli gıdalara dikkat edin”
Açıklamasının sonunda özellikle çocukları etkileyen ve beslenme alışkanlıklarını oluşturan zehir ürünlerine dikkat çeken Doç. Dr. Gamsızkan, “Yaşadığımız dönem toksik besinlerin yoğun olduğu bir dönem, bunun farkına varalım. ‘Doymuyorum’ kelimesini neden bu kadar çok işitiyoruz? Çünkü paketli gıdaların, hazır soslarla hazırlanmış besinlerin hepsine daha fazla tüketmemizi amaçlayan maddeler katılıyor. Metabolizmada bir tür bağımlılık oluşuyor bu ürünlere karşı. Raf ömürleri artsın, bağımlılık potansiyeli çoğalsın diye lifleri çıkartılıp daha fazla nişasta ve şeker katılıyor. Daha fazla nişasta ve şekere ihtiyacımız yok. Günlük ihtiyacımız kadar proteinden, yağdan, sebzeden ve meyveden yararlanacağız beslenirken. Mümkün olduğu kadar az şeker ve karbonhidratla yine mümkünse evde hazırlanan yiyecekler önceliğimiz olsun” ifadelerini kullandı.

KAYNAK: İHA
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *