“ALLAHIN EMANETİ ÇOCUKLAR”     Çocuklar bizim dünya neşelerimizdir. Aile mutluluğumuz, birlikteliğimizin en güzel meyvesidir. Çocuklar sadece yetiştiği ailenin değil, aynı zamanda bir milletin geleceği, yarınları demektir. Yarınımızı belirleyecek çocuklarımızın eğitiminin temelinde ise onlara verilecek aile terbiyesi yatmaktadır. Sevgili Peygamberimiz bu hususun önemine işaret ederek, şöyle buyurmuştur; “Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.” (Tirmizi, Birr) Anne çocuğun ilk mektebi ve ilk öğretmenidir. Eğitim ana karnında başlar. Anne bebeğini tefekkür ve ibadetle, yediklerinde ve içtiklerinde helal ve haram çerçevesine dikkat ederek sakin ve huzurlu bir ortamda hayata hazırlamalıdır. Çocuk terbiyesi hem annenin hem de babanın görevidir. Çocuk deyip geçmemeliyiz.  Ağaç yaşken eğilir, atasözü boş bir söz değildir.  Sağlam aile sağlam kişi, sağlam çevre sağlam devlet demektir. Çocuğun en güçlü eğitimi, aileden aldığı eğitimdir.  Çocuğumuzun sıhhatini bozacak zararlı hava, yiyecek, içecek ve giyeceklerden koruduğumuz gibi, fıtratını da bozacak etkenlerden korumamız gereklidir. Bu ana babanın en önemli vazifesidir. İnançlar, değerler, gelenekler ve iyi alışkanlıklar, daha çok aile içinde kazanılır. Çocuğun şahsiyetini kazandığı evre aile içindedir. Onun en çok sevdiği, inandığı, güvendiği ve özendiği ideal tip; ana-babadır. Çocuklar, birer video kaseti gibi ana-babalarındaki bütün davranışları hiç süzmeden olduğu gibi taklit ederler. Unutulmamalıdır ki; çocuklar ana babayı ideal birer insan olarak görürler. Huy ve alışkanlıklarını çabuk kaparlar. Çocuk ailenin ürünü olup, mükemmel yeteneklerle donatılmış olarak dünyaya gelse de kusurlu bir ailede mükemmel çocuk yetişmeyecektir. Çocuklar bizlere verilmiş bir imtihan vesilesidir. Allah tarafından verilen bir emanettir. Nitekim Yüce Rabbimiz; “Biliniz ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer imtihan vesilesidir. Allah katında ise büyük bir mükafat vardır.” (Enfal 8/28) buyurmaktadır. Ana babanın en mühim vazifesi, İslam fıtratı üzerine teslim edilen yavruyu hayırla donatarak hayırlı bir evlat yetiştirebilmektir. O hayırlı iklim ise aile ortamıdır. “Her çocuk, İslam fıtratı üzerine doğar, sonra babaları ve anneleri onları Yahudi, Hristiyan ve putperest yaparlar,” hadisi şerifinde bildirildiği üzere çocuk, öğrendiği ile şekillenir. (Buhari, Müslim) Çocuklar, ana babaya ihsan edilen ilahi emanetlerdir. İslam fıtratı ile yetiştirilen çocukların kalbi, temiz bir toprak gibidir. Ham bir cevherdir. İşlenmeye muhtaçtır. İstikbalde onların gül veya diken olması, acı veya tatlı meyveler vermesi, üzerine atılan tohumların keyfiyetine bağlıdır. Bir anne babanın evladına en güzel mirası, ahiret mirasıdır. Büyüklerimize baktığımızda evlatlarını yetiştirme de çok titiz davranırlardı. Sayısız misaller vardır. İmam Malik hazretleri diyor ki;” Bana babam bir hadis ezberletirdi, okurdum. Bir hediye verirdi. Ben de sevinirdim, ikinci bir hadis daha ezberlerdim. Böyle devam etti. Ve ben birçok hadis ezberledim.”  Bizlerde bu yöntemlerle evlatlarımızı camiye alıştıracağız, namazı sevdireceğiz, Kuran’an-ı öğreteceğiz... Nasıl bir bahçıvan dikkat ederse ektiği tohuma, o tohum filiz verir. Biz de evlatlarımızı, kuzularımızı ahiret için yetiştirmeliyiz.                                                           Peygamber Efendimiz buyuruyor; “Sizler çobansınız, hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz. Erkek ailenin çobanıdır; sürüsünden sorumludur. Hanım, kocasının evinin çobanıdır, oda sürüsünden sorumludur. (Buhari) Çocuklarımızı İslami çerçeve de yetiştirmek hem bizi sorumluluktan kurtarır hem de öldükten sonra da amel defterimiz kapanmaz, bizim için büyük mükafat vesilesidir. Peygamber Efendimiz bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: İnsanoğlu öldüğü zaman amel defteri kapanır. Ancak şu üç kimsenin amel defteri kapanmaz. 1-Sadaka-i cariye (camii, medrese, köprü, yol, çeşme gibi kalıcı hayır eser) bırakanlar 2-Hayırlı faydalı bir ilim bırakanlar (dini bir eser yazan, talebe yetiştiren...) 3-Ana babasına hayır dua eden (Salih ve hayırlı) bir çocuk bırakan. (Müslim) Çocukların imanlı yetiştirilmesi ve ibadet alışkanlığının kazandırılması İslam’ın geleceği açısından da çok önemlidir. Günümüz gençliği büyük bir inanç boşluğu içindedir. İnsan beden ve ruhtan meydana gelen varlıktır. Nasıl birinin hayatını devam ettirebilmesi için yeme, içme, dinlenme ihtiyacı varsa, insan ruhunun da bir gıda ihtiyacı vardır. O gıda da dindir. İman ve ibadetle insan ruhunu tatmin edemezse, o zaman bir boşluk oluşur ve insan o boşluğu farklı yöntemlerle doldurmaya çalışır.  Nitekim sağlıklı bir din eğitimi alamayan gençler, manevi bir boşluk içine düşmekte ve ruhlarındaki o boşluğu satanizm ve ateizm gibi sapık akımlarla gidermeye çalışmaktadır. Ana babalar, çocukların yetişmesinde mutlak güç sahibi olan kişilerdir. Çocuklarımız bize Allah’ın emanetidir. O halde Allah’ını bilen, peygamberini tanıyan, dinini öğrenip hayatında uygulayan nesilleri yetiştirmek; biz ana ve babaların yegâne görevidir. Rabbimin boyasıyla boyanmış, İslam ahlakıyla süslenmiş, bilinçli, imanlı nesillerin çoğalması duasıyla...