Herkes İçin Hukuk
Toplum tarafından hukuk, çoğu zaman hayatımızın çok dışında, mahkeme salonlarında ya da kitaplarda geçen soyut bir şey gibi algılanır. Oysa gerçek şudur ki, hukuk tam da yaşamın içindedir. Sabah işe giderken bindiğimiz minibüste, bir kargo teslim alırken, internetten sipariş verdiğimiz bir üründe ya da kiralık ev ararken… Yani farkında olsak da olmasak da hukuk hep yanımızdadır. Ama haklarımızın farkında mıyız veya ne kadar farkındayız? İşte çoğu kişinin gözden kaçırdığı birkaç örnek:
Ev Ararken Kapora Verdiyseniz…
Ev kiralamaya çalışırken ev sahibine ya da emlakçıya bir miktar kapora bırakmak yaygın bir uygulamadır. Ancak sonra vazgeçtiklerinde ya da evi başkasına verdiklerinde, “kapora yandı” deyip işin içinden sıyrılmaları da bir o kadar yaygındır. Oysa bu durum, “yandım bittim” meselesi değil. Karşı taraf haksızsa, siz o parayı geri alma hakkına sahipsiniz.
Aldığınız Ürün Bozuk Çıktıysa…
Bir ürünü aldınız, kullanmaya başladınız ve kısa süre içinde sorun çıktı. Mağazalar çoğu zaman doğrudan “garantiye gönderelim” diyerek sorumluluğu üzerinden atar. Oysa siz, ürünü iade edebilir, değiştirilmesini isteyebilir ya da onarımını talep edebilirsiniz. Hakkınızı bilmeniz, muhatabınızın tutumunu da bir anda değiştirebilir.
"Sosyal Medya Bu, Yazdım Geçti" Demeyin…
Dijital ortamda yazılan her söz, hukuken yazılı beyan sayılır. Birini aşağılayan ya da küçük düşüren ifadeler sadece bireysel değil, hukuki sonuçlar da doğurur. Klavyeyle kurulan her cümle, ekranın ötesinde bir dosyanın konusu olabilir.
Kira Artışı Keyfi Olamaz
Ev sahibi istedi diye kira bir anda iki katına çıkamaz. Kiracının korunması için belirli sınırlar vardır. Kira artış oranı belli bir yasal ölçüye göre yapılmalı ve sözleşme devam ettiği sürece bu kurallar geçerlidir. Her ne kadar kiracıların sesi zaman zaman cılız çıksa da haklarını bilen biri karşısında durum değişir.
Her İşten Ayrılan Tazminat Alamaz
Bu da çok karşılaştığımız bir yanlış inanış. “Çıktım, tazminatımı isterim” demek her zaman mümkün değil. Kimi zaman şartlar sağlanmadığında işverenin tazminat ödememe hakkı da doğar. Ancak ayrılış şekline ve süresine bağlı olarak bu hak doğabilir; önemli olan süreci bilerek hareket etmektir.
Sonuç olarak, hukuk aslında gözümüzün önünde, hayatın içindedir. Ama gözümüzü açmadığımız sürece hiçbir şey göremiyoruz. Biraz bilgi, biraz farkındalık, çokça da kendimize güvenle gündelik hayattaki pek çok hakkımızı koruyabiliriz. Unutmayalım, hukuk bir gün değil, her gün lazım. Herhangi bir haksızlık halinde sesimizi çıkarıp hakkımızın savunucusu olmamız ise hak kayıplarının önlenebilmesi için en etkili yol. Zira hakkını bilmeyen, sesini çıkarmayan kimseler ne yazık ki birçok haksızlığın mağduruna dönüşmekteler. Kendimize yatırımımızın bol olduğu, farkındalık dolu günler diliyorum.