ÇOCUKLUK ALIŞKANLIKLARI BESLENME DÜZENİMİZE NASIL YANSIR?
Hepimizin çocukluktan taşıdığı bazı alışkanlıkları vardır. Kimi pırasa yemeğini görünce yüzünü buruşturur, kimi içinse ekmek olmadan sofraya oturmak imkansızdır. Peki bu alışkanlıklar yemekle olan ilişkimize nasıl yön verir hiç düşündünüz mü?
Beslenme alışkanlıklarımız yalnızca damak tadımızla değil, duygusal bağlarımızla da şekillenir. Özellikle çocukluk döneminde aile ortamında edinilen tutumlar, yetişkinlikteki yeme davranışlarımızın temelini oluşturur. Tabaktakini bitirmeden kalmak yok cümlesini hatırlamayan yoktur. Bu cümle doyma sinyallerini dinlemeden yemeye devam etmeyi öğreten bir kural haline gelmiştir. Oysa bedenimizi dinlemek doyduğumuz anda yemeği bırakmak sağlıklı beslenmenin temelidir.
Bir diğer yaygın alışkanlık ödül-ceza sistemiyle yemeğe yaklaşmak. Dersini bitirirsen çikolata var, gibi cümlelerle yiyecekler birer ödül nesnesine dönüşür. Bu da ileri yaşlarda stresle başa çıkma yönteminin yemek yeme olmasına zemin hazırlar. Yani duygusal yemek yemenin başlıca nedenlerinden biri çocukluk dönemi alışkanlıklarıdır.
Aile sofralarında örnek alınan bireyler de büyük rol oynar. Çocuğun çevresindeki yetişkinler sağlıklı besleniyorsa. Yemeği görev olarak değil de ailecek geçen keyifli bir an olarak yaşıyorsa çocuk da benzer bir yaklaşımı benimser. Sağlıklı yemek tercih etmeyen anne babanın çocuğundan sebze yemesini bekleyemeyiz.
Sonuç olarak, çocuklukta edinilen yeme alışkanlıkları sadece bugün ki menümüzü değil, yemekle olan duygusal ilişkimizi de şekillendirir. Sofraya oturan sadece biz değiliz çocukluğumuz da bizimle birlikte.