Başkan Afacan, Türkiye'de uzun yıllardır uygulanan sabit döviz kuru ve sınırlı referans ülke modeline dayalı ilaç fiyatlandırma sisteminin yapısal bir sorun haline geldiğini vurguladı. Bu durumun Avrupa Birliği’nin 2024 yılı Türkiye İlerleme Raporu’nda da eleştirildiğini hatırlatan Afacan, "Bu yapı, yalnızca meslek örgütlerinin değil, aynı zamanda uluslararası kamuoyunun da dikkat çektiği bir sorun" ifadelerini kullandı.
Afacan, Amerika Birleşik Devletleri’nin “Most Favored Nation” modeli ile ilaç fiyatlarını %30 ila %80 arasında düşürme hedefinin, küresel firmaların bu farkı ABD dışı ülkelere yansıtma olasılığını doğurduğunu ve bunun Türkiye için yeni, derin bir risk alanı yarattığını belirtti. İlaç fiyatlandırma politikalarının sadece ekonomik bir tercih olmadığını, aynı zamanda devletin sağlık politikasını, vatandaşın yaşam hakkını ve ülkenin stratejik bağımsızlığını doğrudan etkilediğinin altını çizdi.
6 Alternatif Model Önerisi
Bu ciddi sorunlara çözüm üretmek amacıyla Çorum Eczacı Odası olarak "Alternatif İlaç Fiyat Kararnamesi Modelleri Raporu" hazırladıklarını ve Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’ne sunduklarını açıklayan Erol Afacan, raporun halk sağlığını, devletin ilaç temin gücünü ve eczacılık mesleğinin sürdürülebilirliğini gözeten bir yaklaşımla hazırlandığını belirtti.
Raporda, dünya genelindeki uygulamalardan esinlenilerek Türkiye'nin özgün koşullarına uyarlanmış 6 alternatif model sunuluyor:
“Kademeli Kur Güncelleme Modeli, Dinamik Referans Ülke Modeli, Karma Model (Kur + Yerli Üretim Teşviki), Pazar Temelli Esneklik Modeli, Değer Temelli Fiyatlandırma Modeli, Performansa Dayalı Fiyatlandırma ve Risk Paylaşım Modeli, Acil "Model Seçim Çalıştayı" Çağrısı.”
Başkan Afacan, bu modellerin teknik hazırlığının yanı sıra, kamu politikası haline gelmesi için gerekli irade ve iş birliğinin oluşturulmasının da hayati önem taşıdığını vurguladı. Bu doğrultuda, Türk Eczacıları Birliği çatısı altında acilen bir “Model Seçim Çalıştayı” düzenlenmesi ve çalıştaydan çıkacak sonuçlar ışığında uygun model veya model setlerinin Sağlık Bakanlığı ve ilgili diğer kurumlara sunulması gerektiğini belirtti.
Afacan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu çağrı yalnızca eczacının değil, devlet aklının, halk sağlığının ve ülkemizin ilaca erişim güvenliğinin çağrısıdır. Çünkü biz inanıyoruz ki: Güçlü bir sağlık sistemi, güçlü bir ilaç politikasıyla başlar.”