Çorum
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
39,5411 %0.16
45,4906 %0.12
Ara
Kesin Karar Ulusal Prostat Kanserinde Gayeye Yönelik Lutesyum Tedavisi Umut Oluyor

Prostat Kanserinde Gayeye Yönelik Lutesyum Tedavisi Umut Oluyor


Prostat Kanserinde Hedefe Yönelik Lutesyum Tedavisi Umut Oluyor

177 PSMA tedavisi, kemoterapi gibi tedavi yöntemlerinden sonuç alamamış hastalar için alternatif olarak öne çıkıyor. Tedavi hakkında bilgi veren Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Nesrin Aslan İlkmen, “Sistemik tedavilere dirençli ileri evre prostat kanserli hastalarda, Lutesyum 177 PSMA tedavisi kişiselleştirilmiş ve etkin bir tedavi seçeneği olarak yeni bir açılım ve başarılı sonuçlar getirmiştir” dedi.
15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalık Günü kapsamında, Biruni Üniversite Hastanesi’nden iki önemli uzman açıklamalarda bulundu. Üroloji Uzmanı Doç.Dr. Nusret Can Çilesiz, prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden biri olduğunu belirterek, hastalığın belirtilerini ve risk faktörlerini anlattı. Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Nesrin Aslan İlkmen ise yenilikçi tedavi yöntemi olarak öne çıkan Lutesyum-177 PSMA tedavisi hakkında merak edilenleri yanıtladı.

“Genellikle erken evrelerde belirgin semptomlar vermez”
Prostat kanserinin belirtilerinden söz eden Doç.Dr. Çilesiz, “Prostat kanseri genellikle erken evrelerde belirgin semptomlar vermez. Ancak ilerleyen evrelerde bazı belirtiler ortaya çıkabilir. İdrar yaparken zorlanma veya zayıf idrar akışı, sık idrara çıkma (özellikle gece), İdrarda kan, menide kan, pelvik bölgede rahatsızlık veya ağrı, kemik ağrıları (kanserin ileri evrelere yayılması durumunda) ortaya çıkar” dedi.

“Kırmızı et tüketimini azaltmak riski düşürebilir”
Prostat kanserinden korunma yollarını anlatan Doç.Dr. Çilesiz, “Prostat kanserine karşı yüzde 100 koruyucu bir yöntem olmasa da, riski azaltabilecek bazı yaşam tarzı değişiklikleri ve önlemler var. Sağlıklı beslenmemiz gerekir. Antioksidan açısından zengin meyve ve sebzelerle beslenmek, kırmızı et tüketimini azaltmak riski düşürebilir. Egzersiz yapmamız gerekir. Düzenli fiziksel aktivite genel sağlık için faydalıdır ve prostat kanseri riskini azaltabilir. Obezite prostat kanseri riskini artırabilir. Bu nedenle sağlıklı bir kiloda kalmak önemlidir. Özellikle 50 yaşından sonra düzenli PSA (Prostat Spesifik Antijen) testi ve dijital rektal muayenelerle prostatın düzenli olarak kontrol edilmesi erken teşhis için önemlidir. Ailede prostat kanseri öyküsü varsa, bu testlere daha erken yaşlarda başlanabilir” diye konuştu.

“Kemoterapi ileri evre prostat kanseri için kullanılır”
Tedavi seçenekleriyle ilgili bilgi veren Doç.Dr. Çilesiz, “Prostat kanseri tedavisi, hastalığın evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve kanserin ne kadar agresif olduğuna bağlı olarak değişiklik gösterir. Başlıca 5 tedavi seçeneği vardır. Aktif İzlemde düşük riskli kanserlerde, düzenli kontrollerle kanserin ilerleyip ilerlemediği izlenir. Tedavi hemen başlanmaz. Cerrahide, prostatın tamamen çıkarılması (radikal prostatektomi) yaygın bir tedavi yöntemidir. Radyoterapide,kanser hücrelerini yok etmek için yüksek enerjili ışınlar kullanılır. Hormon tedavisinde kanserin büyümesini yavaşlatmak için testosteron seviyeleri düşürülür. Kemoterapi ise ileri evre prostat kanseri için kullanılır” ifadelerini kullandı.

“Lutesyum tedavisi karar multidisipliner onkoloji konseyi tarafından verilir”
Lutesyum-177 PSMA Tedavisine yönlendirme sürecini anlatan Dr.Nesrin Aslan İlkmen “Hastanın Lutesyum tedavisi için uygun olup olmadığı kararı; cerrahi, medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi ve nükleer tıp uzmanlarından oluşan bir konsey tarafından verilir. Öncelikle hastalardan PET/BTtaraması yaptırmaları istenir ve PET/BT sonucunda tedaviye uygun bulgular elde edilir ise Lutesyum tedavisi planlanır. Lutesyum tedavisi 6-8 hafta aralar ile 4-6 kür verilir. bölümlerine başvuru yapılır. Tedavi süresince ve sonrasında yan etkiler izlenir ve düzenli takipler yapılır” dedi.

“Kanser hücrelerini yok etmek amaçlanır”
Prostat kanserinde kullanılan Lutesyum-177 PSMA tedavisi hakkında konuşan Dr. Nesrin Aslan İlkmen, “Lutesyum-177 PSMA tedavisi, son yıllarda prostat kanseri tedavisinde öne çıkan yenilikçi ve hedefe yönelik bir yöntemdir. Bu tedavi yönteminde, prostat kanseri hücrelerinde yüksek oranda bulunan ve PSMA (prostat spesifik membran antijeni) denilen bir molekül hedef alınır ve bu hedefe bağlanma özelliği olan radyoaktif maddeler ile kanser hücrelerini yok etmek amaçlanır” ifadelerini kullandı.

“Hastalar için umut vadeden yeni bir tedavi yöntemidir”
Prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden biri olduğunu söyleyen Dr. Aslan İlkmen, “Tedavi seçenekleri arasında cerrahi, radyoterapi, hormon tedavisi ve kemoterapiyer alır. Ancak bu tedavilere dirençli veya metastaz yapmış prostat kanseri vakalarında tedavi seçenekleri sınırlı kalabilir. Lutesyum-177 PSMA tedavisi, bu tür hastalar için umut vadeden yeni bir tedavi yöntemidir” diye konuştu.

“Damar yolundan hastaya verilir”
Lutesyum-177 PSMA tedavisinin nasıl uygulandığını anlatan Dr. Aslan İlkmen, “kanser hücresi yüzeyinde yer alan ve PSMA olarak bilinen hedef moleküle bağlanma özelliği olan,radyoaktif bir izotop ile (Lutesyum 177) işaretli PSMA molekülü damar yolundan hastaya verilir. Lutesyum 177-PSMA gidip kanserli dokuda tutulur ve yaydığı radyasyonun etkisi ile hücreleri yok eder. Sağlıklı hücreler ise bu bağlanmadan etkilenmez” şeklinde konuştu.
“Daha az yan etkiye sahiptir”
Tedavinin faydalarından söz eden Dr. Aslan İlkmen, Lutesyum-177 PSMA tedavisinin hedefe yönelik bir tedavi olması sebebiyle diğer sistemik tedavi seçeneklerine göre daha az yan etkiye sahip olduğunun ve hastalar tarafından daha iyi tolere edildiğinin’ altını çizdi.

KAYNAK: İHA
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *