SENİN HİKAYEN
Bir hikayen var mı?
Vardır mutlaka.
Mutlu, hüzünlü, şaşırtıcı çok hikaye çıkar hayatından. Bugün birini hatırlamak ister misin? Sen biraz düşün, ben bu arada sana benden bir hikaye anlatayım.
Bir zamanlar, uzun saatler ayakta kaldığım bir işim vardı. Bir gün iş çıkışı babamla denk geldik ve birlikte eve dönmek üzere bir toplu taşıma aracına bindik. Eve varmamıza daha çok yol varken, babam bana dönerek;
“Burada inelim mi” diye sordu.
Yorgun olduğum ve tek isteğim eve gidip ayaklarımı uzatmak olduğu için bu teklif bana öyle absürt geldi ki!
Fakat ben “olur” dedim. Der demez bile neden dediği anlayamadım. Kendime şaşırdım.
Birlikte araçtan indik ve yürümeye başladık. Eve çok uzaktık. Bir adım bile atmak istemiyorken, en az yarım saat boyunca yürüme teklifine “evet“ demiştim.
Konuşmadan yürüdük bir süre. Yorgun olduğumu düşünmeden, beni yürüttüğü için kızgınlık hissettim önce ona. Sonra, bu teklife hayır demediğim için pişmanlık. Ve ardından kendime döndü kızgınlık…
Konuşmadan öylece yürüyorduk, sohbet bile etmiyorduk ki neden, neden yürüyorduk durup dururken?
Ve yürüdükçe düşüncelerim silikleşmeye başladı. Dakikalar içinde, eve varmaya ne kadar yolumuz kaldı hesaplamayı bırakmıştım. Ayaklarıma, yorgunluğuma yönelmiş dikkatim dağılmıştı. Bunun yerine, etrafa yönelmişti. Yüzüme hafif hafif değen rüzgarı hissediyor, kulaklarım insanların ve trafiğin seslerini duyuyordu.
Birlikte hiç konuşmadan yürürken o anları yaşıyordum. Yürüdüğümü hissediyordum. Kendimi hissediyordum. Zihnim anın dışında dolanmıyordu. Bir sonraki anı yada geçmişi düşünmüyordu. Dalıp gitmiyordum. O yolda yürüdüm ben. Var olarak yürüdüm. O anda, o zamanda, onunla birlikte yürüdüm…
Tam olması gerektiği yerde, tam da olması gereken şeyi yapıyordum.
Beni o araçtan indirerek, zihnimden çıkarmış, ezberimi bozmuş, mışıl mışıl uyuduğum uykumdan uyandırmıştı.
Bir şey bekliyorsunuz değil mi?
Bir şey olmasını, aramızda geçen bir dialog ya da bir olay yaşanmasını. Olmadı. Sadece birlikte yürüdük…
Ve ben o yoldan her geçişimde o günü hatırlıyorum. Bize bir anı yarattı. Yorgun yürüdüm diye hastalanmadım, mahvolmadım kötü bir şey gelmedi başıma. Bir zararım olmadı. Karım oldu aksine. Farkındalığım oldu. Birlikte bir hikayemiz daha oldu…
Bu hikayenin mesajı; “ezberini boz” du.
Ezbere yaşamını boz, farklı bir yoldan git. Farklı bir şey yap. Kendine meydan oku. Bir adım dahi atamayacak kadar yorgunken bile, daha fazla kaç adım atabildiğini gör. Konforunu boz. O an yapmak zorunda olduğunu düşündüğün şeyi yapma.
Robotlaşmış, ezbere otomatikte yaşama!
Kendine gel, uyan!
Farket yaşamı.
Kendini farket.
Uyan!
Bana verdiği en değerli yaşam dersi buydu babamın…
Uyan kızım!
Bir hikayen yok mu sanıyorsun? Tüm anların bir hikaye. Ve sana sesleniyor. Bir şeyler söylüyor sana. Bir an durup dinlersen, zihnini susturabilirsen, okumaya başlıyacaksın kendini.
Kuran’ı Kerim’in ilk ayeti, Oku der.
“Yaratan Rabbinin adıyla oku”
Kuran sensin. O seni anlatır.
İçinde var olanı hisset, yıllardır kendin sandığın duygularından düşüncelerinden sıyrıl. Aç kendini, gör kendini, farket kendini ve oku!
Gördüklerini, duyduklarını, hissettimlerini ve düşündüklerini oku!
Bir hikaye yaz bugün kendine. İçinde senin olduğun bir hikaye…