HATIRALARLA TÜRK MUSİKİSİ (48) HAŞİM BEY (1814-1869) Haşim Bey, 1814 yılında İstanbul Fatih'te doğar. Babası Seyyid Mehmet Sadık Ağa'dır. Daha henüz 11 yaşında iken Enderun Hazinesi Odası'na alınır. O yaşta musikideki yeteneği dikkat çeker. Yetiştirilmesi için Dellâlzâde'nin sorumluluğuna verilir. Çalışkanlığı ve musikideki kabiliyeti sayesinde sarayda Padişah Abdülaziz'e müezzinbaşı ve musahib olur. 19 yaşında evlenir. 1847 yılında Hacca gider. Bu sıralarda sarayda serhanendelik yapmaktadır. Sultan Abdülaziz'den önce Sultan Mecid'in muhasibliğini yapar. 1868 yılında Üsküdar'daki evinde vefat eder. Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilir. Musikide ilk hocası Dellâlzâde İsmail Efendi'dir. O yıllarda Enderun'da hoca olan Dede Efendi'den de faydalanır. Dellâlzâde, Haşim Bey ile devamlı meşgul olur. Beste ve Semai meşk ederek Çavuş Mülazım'lığına getirilmesinde emeği çoktur. Fakat günün birinde Haşim Bey, Dellâlzâde'den alınıp çuhadarlardan sandıkçı Şakir Ağa'nın yanına verilir. Dellâlzâde'nin buna canı sıkılır. "Bundan sonra sarayda durmak benim işim değildir" diyerek Enderun'dan ve saraydan uzaklaşır. Önce, Beşiktaş Mevlevi Şeyhi Nazif Dede'ye intisap eder, Mevlevi olur. Sonra da Bahariye Bektaşi Tekkesi Şeyhi Hafız Baba'ya devam ederek Bektaşi olur. Haşim Bey, musikimizin ilmî yönü ile de uğraşarak "Haşim Bey Mecmuası"nı çıkarır. Ancak, bu çalışması musikimize pek de yenilik getirmez. Yüzeysel bilgilerle doludur. Abdülbaki Nasır Dede'nin Edvar'ından faydalanır. Sultan Abdülaziz'e sunduğu kitabında, kısa bir mukaddimeden (girişten) sonra rast makamından başlayarak diğer makamlardaki kâr, beste, ağır ve yürük semâi, şarkı güftelerini, terennüm kısımlarını ve bestekârlarının adlarını kaydeder. Daha ziyade hanendelerin işine yarayacak bu mecmuanın, öteden beri el yazması olarak tertip edilmişlerden bir farkı yoktur. Kitabın sonunda, kullanılmayan makamların kısaca tarifini yaptıktan sonra mecmua sona erer. Ancak pek de ilmî değeri taşımaz. Haşim Bey, icrâkâr olarak çok kudretlidir. Geleneksel okuyuş üslubumuzun bütün inceliklerini bilir. Ayrıca, bildiği eserlerin çokluğuyla ünlüdür. Çok değerli öğretiler yetiştirerek, bildiklerini öğrencilerine öğretir. Öğrencilerinden Hacı Arif Bey, Hacı Faik Bey, Balahenk Nuri Bey, Ekmekçi Bağdasar ve Neyzen Salim Bey sayılabilir. Haşim Bey, dinî ve din dışı musiki bestekârlarıdır. Çok Bektaşi nefesi bestelemesine rağmen, bestelediği eserlerine adını yazmadığı için hangisinin Haşim Bey'e ait olduğu bilinmiyor. Ayin bestekârlığında Mevlevi geleneklerinin dışına çıkarak Şeyh Hasan Nazif Dede'nin bir şiirini suzinâk ve şehnaz makamlarında bestelediği iki âyin, Beşiktaş Mevlevihanesi'nde okunur. Bunu işiten Konya Çelebisi hem âyinin okunmasını yasaklar hem de Hasan Nazif Dede'yi azarlar. Din dışı eserleri, umumi ve melodik karakteri bakımından orta ve ortanın üzerine çıkan eserleri arasında, bestenigâr makamındaki; "Kaçma mecburundan ey ahu-yı vahşi, ülfet et." Araban makamında; "Nimet'i vaslın için ey gonca leb." Şehnaz-araban makamında: "Ateşi aşkınla ey şuh-i senim" güfteli eserleri sevilir ve beğenilir. Ayrıca, karcigâr makamında iki beste ve iki semâisi klasik beste olarak değerlidir. Haşim Bey, "Tarz-ı nevin" adını verdiği birleşik makam tertip eder. Haşim Bey'in, TRT kayıtlarında âyin, beste, semâi, köçekçe ve şarkı olarak 73 eseri mevcuttur. DEVAM EDECEK. Kaynak: Dr. M. Nazmi Özalp: TÜRK MUSİKİSİ TARİHİ 1. Cilt - Sayfa: 231-234