Konfor Ruhun Bataklığıdır

Konfor Ruhun Bataklığıdır Ali Şeriati’nin meşhur sözü olan “Konfor, ruhun bataklığıdır” ifadesi, yüzyıllardır insanları düşündüren ve tartışmalara neden olan bir konuya işaret ediyor. Peki, gerçekten konfor, gelişimimizi engelleyen bir bataklık mı yoksa hayatın zorluklarından sığındığımız güvenli bir liman mı? Bu sorunun cevabı, her birimiz için farklı olmalı. Günümüzde pek çok insanın hayali konforlu bir yaşamdır. Rahat bir ev, lüks bir araba, kolay erişilen her türlü teknoloji.Ancak bu konfor arayışı zaman zaman insanın ruhsal derinliklerini göz ardı etmesine neden olabilir. Konfor, bir yönüyle insanı sarıp sarmalayan bir pamuk gibi görünse de, aslında ruh için bir bataklık olabilir. İnsan doğası gereği rahatlık ve güvenlik arayışındadır. Ancak bu arayış bazen bizi duygusal ve ruhsal olarak durgunluğa sürükleyebilir. Çünkü gerçek gelişim ve anlam, genellikle rahatlık alanımızın dışında gerçekleşir. İnsanın sınırlarını zorlamadan, rahatsızlık hissetmeden yeni şeyler öğrenmesi, gelişmesi mümkün değildir. Bu nedenle, konfor alanımızın dışına çıkıp risk almak, yeni deneyimler yaşamak ruhumuz için gerekli bir besindir. Ayrıca, aşırı konfor bizi pasifleştirebilir. Her şey kolaylıkla elde edildiğinde, çaba gösterme gereği duymadan yaşamak alışkanlık haline gelebilir. Oysa hayatın anlamı ve keyfi, zorlukların üstesinden gelirken, emek verirken ve başarı elde ederken ortaya çıkar. Bu süreçler, bizi gerçek mutluluğa ve tatmine götüren yolların ta kendisidir. Bataklık benzetmesi, konforun insanı çekebileceği potansiyel tehlikeleri de hatırlatır. Derinlere battıkça, çıkış yolu bulmak zorlaşabilir ve zamanla bizi tüketebilir. Bu durumda, ruhsal olarak enerjimizi yeniden kazanmak ve ileriye doğru adım atmak için daha büyük çaba harcamamız gerekebilir. Sonuç olarak, konforlu bir yaşam arzusu doğal bir insan isteğidir; ancak bu arzunun bizi tüketmesine izin vermemek önemlidir. Konfor alanımızı zaman zaman terk edip, ruhumuzu besleyen yeni deneyimlere açık olmak, gerçek mutluluğu ve anlamı bulmamıza yardımcı olabilir. Hayatın zorluklarıyla yüzleşmekten kaçınmak yerine, onları kabul etmek ve üstesinden gelmek, ruhumuzu besleyen bir süreç olacaktır.