Hatıralarla Türk Musikisi (101) Dârülelhân - 2
2 Haziran 1916’da Maarif Vekâleti’nin Abdulkadir Bey’e (Töre) yazdığı mektupta; “Musiki eğitiminin kalitesinin yeter düzeyde olması ve geçmişte muteber eserlerin itina ile öğretilmesi ve muhafazası ile Anadolu Millî Kültürüne göre millî bir musiki tanzimi ve musikide uzmanlaşmış eğitimci yetiştirilmesine gayret ederek, musikide üstat Washington Sefiri Ziya Paşa başkanlığında tespit edilen musiki ustaları heyeti ile şahsınız da olduğu halde, 23 Haziran 1916’da saat 2’de (14’de) Meclisi Maarif odasında Musiki Encümenine katılmanızı temenni ederim” diye Maarif Nâzırı Ahmed Şükrü imzası ile bildirilir.
Ve teşkil edilen Musiki Encümeni aylarca çalışarak uzunca bir “Talimatname” hazırlar ve talimantnameye göre, erkeklere ve kadınlara ayrı ayrı eğitim programı uygulamak üzere “DÂRÜLELHÂN” adı altında bir musiki okulu açılır. Okulun ilk binası, Cağaloğlu’nda Himayei Eftâl Sokağında taş yapı bir konaktır.
Basın-yayında sütunlarında yazdığı yazılarla destekler. Millî Tâlim ve Terbiye Cemiyeti Başkanı Prof. İsmail Hakkı Baltacıoğlu, cemiyetin çıkardığı mecmuada Dârülelhân’ın kurulmasını yerinde bulduklarını dile getiren yazılar yazar. Yazısında;”Ne sefalettir ki milletimizin ilâhi, millî, ahlâkî ve bedîi bir lisanı, hissî bir feryadı olan bu musiki, bazen taklitçi sanatkârlarımızın, bazen de müteassıp musiki muallimlerimizin teşebbüssüzlüğü, ilimsizliği yüzünden bozula bozula bazen bir Hazreti Meryem duası, bir kilise âyini haline gelir, bazen de dilenci lisanı gibi arsız ve bozuk bir nağmeye düşerdi.” “Musikisiz millet, milletsiz musiki gibi yurtsuzdur. Onun için bize musikimizin vatanını yahut vatanımızın musikisini iade etmek azminde bulunan Nezareti Celileye (Azimkâr Vekâlete) teşekkür ederim.” “Musiki, din, ahlâk ve iktisat gibi ictimai bir hakikattir. Her cemiyetin bir dini ve bir ahlâki olduğu gibi bir de musikisi vardır.”
Şu tahminimize göre, terbiyemizde musikinin Frenk ve Garp esirliğinden kurtularak millîleşeceğini ve milletimizin hayat kuvvetlerinden birisini teşkil edeceğini ümit ediyoruz.”
Başkan İsmail Hakkı Baltacıoğlu, çıkardıkları mecmuada böyle yazar.
Rauf Yekta Bey başkanlığından toplanan Encümenin üç kişilik heyetinin hazırladığı Talimatnâmeye göre Dârülelhân’da, büyük ihtimalle Şark ve Türk Musikisi gösterilip, burada okuyanlar, memuriyetten sonra musiki öğretmeni olacaklardı. Öte yanda Dârülelhân’da hem erkekler hem de kadınlar musiki eğitimi görecekler fakat ayrı mekânlarda eğitim görmeleri planlânır.
Bu teşebbüs, iki sene evvel, İstanbul Belediyesinin açmış olduğu Dârülbedâyi (Tiyatro okulu) ile Darülelhân arasındaki fark şudur. Dârülbedâyi’de Opera ve Operet gibi tiyatro sanatında Türk Musikisini Garp Musikisine yaklaştırarak mümkün olan ölçüde kullanmak amaçlanır. Oysa, Dârülelhân doğrudan doğruya bir Şark (Türk) Musikisi Okuludur. Ancak, Dârülelhân kurulduktan bir sene sonra Birinci Cihan Harbinde müttefiğimiz mağlup olunca biz de mağlup sayılyoruz ve İstanbul işgal edilir. Bu işgal, dört sene sürer ve Osmanlı Hükümeti yıkılır. Böylece Dârülelhân yaşatılamaz.
DEVAM EDECEK
Kaynak: Osman Ergin: TÜRK MAARİF TARİHİ 5. Cilt – 1580 - 1582