Her Şey Başta Zor Gelir
Yeni bir kitaba başladığımda ilk sayfalarda yabancı kelimeler arasında tökezlerim. Yeni bir şehre girdiğimde sokakların karmaşası, tabelaların çokluğu, insanların telaşı içimi sıkıştırır. Hatta bazen kendi hayatımda bile yeni bir karara yöneldiğimde, sanki elimde ağır bir yük varmış gibi adım atmakta zorlanırım. Ama bilirim ki bu ilk ağırlık, bana direnmeyi öğretir.
Bir çocuğun yürümeyi öğrenirken defalarca düşmesi, sonra ayağa kalkmayı başarması boşuna değildir. Ben de kendi düşüşlerimi, denemelerimi hatırladıkça anlarım. Aslında zorluk, alışkanlığın ve öğrenmenin kapısıdır. Başlangıçta çetrefilli gelen her iş, zamanla bir düzen kazanır. Kalem elimde ağır bir demir çubuk gibi iken, yazdıkça incelir, hafifler. Yabancı bir kelime kulağıma taş gibi sert gelirken, tekrar tekrar duydukça yumuşar, tanıdık olur.
Şunu fark ettim. İnsan, başlangıcın zorluğunu bahane edip vazgeçtiğinde, aslında kolaylaşacak olan yolu terk eder. Oysa biraz sabretse, biraz katlansa, o ilk sancı, yerini tatlı bir akışa bırakır. Zor olan şey, zamanla sıradanlaşır, sıradan olan şey de bir gün güzelliğe dönüşür.
Bu yüzden artık zorluğa başka gözle bakıyorum. Karşıma çıkan her engeli, bana yol gösterecek bir işaret olarak görüyorum. Çünkü bilirim ki, her şey başta zor gelir ama her şey, sonunda öğrenilir.