Bir Gazetecinin Gözünden Yalçın Dönemi
Arca Çorum FK’de Oğuzhan Yalçın’ın görevden ayrılması ile bir dönem sona ermiş oldu. Yaklaşık 3,5 yıl kulüp başkanlığı görevini üstlenen Oğuzhan Yalçın, 27 Ağustos’ta yaptığı açıklama ile görevi bıraktığını ilan etmişti. Bu açıklamadan saatler önce ise kulüpten edinilen bilgiler Yalçın’ın göreve devam edeceği şeklindeydi ama öyle olmadı! Gelin Oğuzhan Yalçın dönemine biraz da birlikte ve daha gerçekçi bir yaklaşım ile birlikte bakalım …
Oğuzhan Yalçın daha önce Çorumspor, Çorum Belediyespor ve Yeni Çorumspor isimleri ile 3’üncü ligde mücadele eden temsilcilerimizin formasını giymiş biri. Fatih Özcan yönetiminde kendine yer bulan Oğuzhan Yalçın, 2022 yılının başında Fatih Özcan’ın kulübü satması ve Murat Yıldırım’ın da takımı satın alması ile başkanlık koltuğuna oturdu. Bir süre sonra Murat Yıldırım da aile sebepleri gerekçe göstererek kulüpten ayrıldı. Ayrılırken de kulüp hisselerini Oğuzhan Yalçın’ın aldığı iddia edildi. Murat Yıldırım’ın aniden ve sessiz sedasız kulübü Oğuzhan Yalçın’a devretmesi o an için garip karşılanmadı ancak bu sürecin Oğuzhan Yalçın tarafından anlatılma şekli benim açımdan oldukça garipti. Öyle bir hava yaratıldı, sanki kulübü almak isteyen/alabilecek kimse yokmuş da Oğuzhan Yalçın kulübü kayyumdan kurtarmış gibi anlatıldı hikaye. Kimse de sormadı “Kulübün satılacağı neden yeterince veya basının da haberi olacak şekilde duyurulmadı?” ve “Oğuzhan Yalçın o süreçte kulübü alacak parayı nereden buldu?” diye! Sonra da insanların aklına şu soru geldi: Belki de o almamıştır! Bu süreçler şeffaf ve samimi yönetilmediği için hep akıllarda soru işaretleri bıraktı.
"Yanlış Anlaşıldım"
Ben, Oğuzhan Yalçın’ın iletişim becerilerini ve kulübü yönetme şeklini beğenmeyenlerdenim ama önce yaptığı iyi şeylerden bahsederek başlamak istiyorum. Görevi bırakma nedeni açıklarken “Uyuşmazlık olur" diye düşünerek görevi bırakma fikrini takdir ettim. Doğru olanı yaptı bence. Bence de uyuşmazlık olurdu.
Bu açıklamayı yaptığı programda taraftara seslendiği cümlelere ben de katılıyorum. “Taraftar, takım yenildiğinde kendi de yenilmiş gibi davranmalı” ve “Takıma destek olunmalı” dedi. Sonuna kadar katılıyorum. Bu sezon taraftarın galibiyetlerin de etkisi ile desteği kusursuza yakın ancak aynı etkiyi puan kaybedilen veya kötü oynadığı zamanlarda da sürmesi gerek.
Kendisini pek konuşmayı sevmeyen biri olarak açıkladı ve bence de gerekli yerlerde açıklama yapması gerektiği halde yapmadığı için de az konuştu ama ne zaman da bir açıklama yapsa ertesi gün “Yanlış anlaşıldım!” açıklaması da yapmak zorunda kaldı çünkü gerçekten ya yanlış bilgiler ile ya da yanlış anlaşılacak şekilde ifade etti düşüncelerini. Kendini milliyetçi olarak tanımlayan birinin Türkçe’yi kendini doğru ifade edemeyecek şekilde konuşmasını anlayamıyorum.
Nereden Tutsan Elde Kalan Türden Açıklamalar
Yanlış bilgiler ile basının karşısına çıktığı ve “Yanlış anlaşıldım” dediği toplantılardan birine özellik ile değinmek istiyorum çünkü konu tamamen bizimle ilgili.
28 Ağustos 2024 tarihinde Ahmet Ahlatcı ile birlikte düzenlediği basın toplantısındaki basına yönelik eleştiri yaptığı konuşma “nereden tutsan, elde kalan” cinstendi. Yanlış bilgi desen var, olayları karıştırma desen var; kişileri, kurumları ayırt edememe desen var, neyi nerede konuşacağını bilememe desen o da var! O gün ben orada olsam gerekli cevabı verirdim ama maalesef değildim. Meslektaşlarım da kendilerince sebeplerden anlık tepki gösteremedi ancak o toplantıdan sonra çeşitli tepkiler kondu.
O toplantıda “Basın antrenmana ilgi göstermiyor” diyor, antremanların basına kapalı olduğunu bilmiyor! Kesin Karar gazetesi şu haberi yaptı diyor, o haberi yapan bırakın bizi, gazete bile değil! Bir gazeteye bu haberi nasıl yaparsınız diye tepki gösterebiliyor! Basına gönderilen 3-5 antrenman fotoğrafını nimetten sayıyor, kendilerinin bizim kurumumuzdan aldığı fotoğraflar olmasa maç içi paylaşım yapamayacaklarından haberi yok. Gazetelerin işleyişi ile ilgili bilgilere hakim olmadan “Basın deplasmanlarımıza gelmiyor” diyor, Bodrum v.b. gibi yakın sayılmayacak deplasmanlarda gördüğü bize bir selamı, “Hoş geldin, bir isteğin var mı?”yı fazla görüyor! Yalçın bahsi geçen toplantıda söyledikleri ile ilgili de geçen hafta katıldığı programda yine yanlış anlaşıldığını da ifade etti bu arada.
Evet, bir kulüp başkanı çok konuşmamalı, haklı ama en çok da bilerek konuşmalı! Hem az konuşup hem yeterince bilgiye sahip olmadan konuşunca olmuyor maalesef.
Neden Şimdi ve Burada Konuşuyorum?
Bu düşüncelerimi Oğuzhan Yalçın’a doğrudan yapmayı isterdim ancak Oğuzhan Yalçın sezon başında düzenlenen basın toplantısında yanıma gelerek (20 Mayıs 2025 tarihinde yayınlanan “Bir şehrin takımına mesafesi” başlıklı yazımı kastederek) “Benimle ilgili çok kötü bir yazı yazdın, neden?” diye sordu ama ne beni dinledi ne anlamak istedi. Ben onu dinleyip anlamaya çalışsam da kendisi maalesef aynı beceriyi gösteremedi. En azından bu şekilde kendi düşüncelerimi rahatça anlatabiliyorum diye bu yönteme başvurdum.
O günkü konuşmaya biraz hazırlıksız yakalandığım için yanıldığımı düşündüğüm tek bir konu vardı (Yazının içindeki bilgiyi hatırlayacak fırsatı bulamadım) O yüzden de hemen özür dilemiştim ancak sonra tekrar bakınca fark ettim ki aslında yanılmamışım! Çorum FK’nin daha önce hiç en üst ligin bir altı olan ligde mücadele etmediği iddia edilmişti Oğuzhan Yalçın tarafından ancak 1976-1977 sezonunda Çorumspor, o zamanki adı 2.lig olan ancak bu dönemde 1.lige denk gelen ligde mücadele etmiş ve ligi 6’ncı sırada tamamlamıştı. İsteyenler wikipedia.org adresine gidip Çorumspor yazarak da bu bilgiye sayfanın içinde ulaşabilir.
Endişeye Mahal Yok!
Kısacası Oğuzhan Yalçın konuşmalarında hep görev için verdiklerinden bahsedip görevdeyken elde ettiği kazanımlar konuşulmasın istendi. Açıklamaları samimi değildi ve az konuşan bir başkana göre fazla spontane ve heyecanlı konuştu. O koltukta mecburen oturuyormuş gibi konuştu ancak kalkmak istemiyormuş gibi davrandı. Taraftar ile ciddi tartışmalara inatlaşmalara girdi. Bu konu ile ilgili açıklamasında “O dönemki sebeplerden dolayı tepkileri üzerime çekmeliydim …” savunması ise mantıklı gelmedi. Yeterli bilgiye sahip olup doğru iletişim kuramadı ve 3-4 kişi ile koca kulübü yönetmeye çalıştı. Yalçın, kendisinin yaptığı başkanlık görevinin zorluğunu anlatmaya çalışırken 300 bin nüfuslu Çorum’da bu görevi anca bir kişinin yapabileceğini iddia etti ancak ben öyle düşünmüyorum. Ayrılık kararından sonra endişelenenler oldu. Ben ise yazımı, Çorum FK’nin 2’nci ligden 1’inci lige yükseldiği sezondaki sloganlarından olan “Endişeye mahal yok” cümlesi ile tamamlamak istiyorum.