Çorum
Açık
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,2975 %0,26
48,7847 %0,47
Ara

Yılgın Bir Hoşgörü

YAYINLAMA:
Yılgın Bir Hoşgörü Günümüz televizyon dünyasında, “Gibi” dizisi, mizahi ve düşündürücü replikleriyle izleyicilerin gönlünde taht kurmuş durumda. Dizinin en dikkat çeken repliklerinden biri olan “Kardeşim ben senin yılgın bir hoşgörüyle beni benimsemene mi kaldım?” ifadesi, aslında derin bir toplumsal eleştiriyi barındırıyor. Bu konu ile ilgili Zehra Çelenk, Duvar gazetesindeki köşe yazısında şöyle bir tespitte bulunuyor: Ve “yılgın hoşgörü”! Nereden çıktı bu mesele, Türkiyeli olmanın DNA’sı mı yine? Hep hoşgörüden, iyilikten, güzellikten bahsedip aslında birbirimizi anlamaya hiç de niyetli ve istekli bir toplum olmayışımızdan mı? (Çelenk, 2022). Çelenk’in tespiti bu yönde…Kanımca yılgın hoşgörü denilen kavram, toplumun bireylere karşı gösterdiği, aslında samimiyetten uzak ve zoraki bir kabulü ifade ediyor. Bu tür bir hoşgörü, bireylerin gerçek anlamda kabul edilmediğini, sadece zorunluluktan ötürü tolere edildiğini gösteriyor. Böylelikle bireylerin kendilerini değersiz hissetmelerine ve toplumdan yabancılaşmalarına neden oluyor. Yazar Eser Kemal ise, Nokta Haber Yorum’da ele aldığı yazıda yılgın hoşgörü kavramını şu şekilde yorumluyor: İnsanın yaptıkları sonunda içgüdüsel olarak onaylanma isteği öyle bir hal almış durumda ki bu kavramı ortaya çıkaran, karşısındaki insanın dudak bükerek razı olduğu bir gerçekliğe ayna tutan duruma işaret ediyor. İnsanın kabullenilme arzusu, gün geliyor kabul edecek olanların kendisini inandırdığı gerçekliği yaşadığı bir hayatı karşımıza çıkarıyor. Ve o gerçekliğin içinde, çizdikleri merkezin dışında kalan bir durumun onaya tabi olmama isteği, o dışarıdaki grubu; makbul olmayan, öteki pozisyonuna sokuyor. Yani aslında hikmeti kendinden sorulan onaycı bu tip kurumların ya da kendisinin kurum olduğu zannına kapılan insanların önünde iki tip vakalar oluyor. Ya yılgın bir hoşgörü ile çok da içleri almadan “ehh hadi” dedikleri vakalar, ikincisi de “sen kimsin ve sana ne” sorularını en haklı şekilde yüzlerine söyleyenlerin olduğu, söylediklerinden dolayı da asla kabul görmeyen ikinci tip insanlar… (Kemal, 2021). Netice itibariyle gerçek hoşgörü, karşımızdaki kişiyi olduğu gibi kabul etmek ve onun farklılıklarını zenginlik olarak görmekle mümkündür diyorum. Yılgın bir hoşgörü ise, sadece yüzeyde bir kabul sağlar ve uzun vadede ilişkilerde derin yaralar açar diye düşünmekteyim. Kaynakça . Çelenk, Z. (2022). https://www.gazeteduvar.com.tr/gibiyi-neden-bu-kadar-sevdik-makale-1557538 . Kemal, E. (2021). https://noktahaberyorum.com/yilgin-hosgoru-eser-kemal.html
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *