Sor
“Yıllardır aynı şeyi yapıyoruz. Bu sefer sirenleri çocuklar teneffüsteyken çalalım, bakalım ne olacak?”
Birkaç öğretmen bu fikre itiraz etmiş ama müdür kararlıymış. Gerçekten de yüzlerce çocuk teneffüste bahçede neşeyle oynarken sirenleri çalmışlar.
Çocuklar sireni duyar duymaz koşturarak okula girmişler. Ne olduğunu anlayamayan öğretmenler de çocukların peşinden koşup okula girmiş. Sınıflara çıktıklarında, öğrencileri yaşam üçgeni oluşturmak için sıraların yanına çömelmiş halde bulmuşlar.
Siren sesi susunca da daha önce yaptıkları gibi hep birlikte yine bahçedeki toplanma alanına doğru koşturmuşlar.
Sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez!
Sokrates’in en bilindik sözü…
Neyi neden yaptığını bilmek, öğretilenleri değerlendirmek, gelenek göreneklerin ve toplumsal kuralların içlerini doldurmak, bilinçli bir insan olma yolunda ilk kural olmalı.
İnsanlara yasaklar ve kurallar değil, neden sonuç ilişkisi kurabilme becerisi öğretilmeli.
Günün sonunda neyi neden yaşadığımı anlayamıyorsam, güzel ya da kötü olarak adlandırdığım günümü tesadüf yaşamış olmaz mıyım?
Nerede doğruyum ben. Nerede yanlış?
Neyi neden yaptım. Doğru ve yanlış dediğim şey eyleme döktüğüm anda hissettirdiği mi yoksa uzun vadede bana getirdikleri mi?
Aile öğretir, okul öğretir, çevre öğretir. Herkes yapıyor diye yapmalımıyım. Bu doğru dediler diye hemen kabul mu etmeliyim. Ben kendimin en değerlisi değil miyim ki, nasıl hareket ediyor, ne konuşuyor, vaktimi neyle geçiriyorsam bunun bana ne katacağını, neden yaptığımı bilmeyeyim.
Ayıp olur…
Sanırım beni hayatım boyunca tatmin etmeyen ve en çok da inatlaştığım kelime bu oldu. Ayıp!
Ayıp ettiğim, ayıp olur diye yapmaya zorlandığım durumlar çok oldu. Veya yapmamaya. Ben inadına yaptım, bazen inadına yapmadım. Fakat bu yol da beni mutlu etmedi. Bu yüzden düşünmeye başladım. Gerçekten ayıp olduğu için mi mutsuzum. Ama yapmak istemiyorum ve ya o sırada yapmak istiyorum. Çünkü bazı şeyleri yapmamak bazı şeyleri yapmak ise yapmak ayıp. Bir de içeriği çok geniş bu ayıp denen arkadaşın.
Bu yüzden kendimle konuşmaya başladım. Bak ayıbı boşver, dedim. Kusur zaten görendedir çünkü. Ama böyle yaparsan daha huzurlu olursun ve karşındaki insan da daha huzurlu olur. Hatta belki mutlu olur. Yakışanı da budur. Bu yüzden yapman, yapmamandan daha iyi bir seçim. Tabi bazı zamanlarda da yapmaman, kendine hakim olman ve negatif duygunun üzerine çıkarak yapmaman daha iyi.
Ben kendime anlattım. Hayatım boyunca hep anlattım. Özgürsün dedim. İstediğin her şeyi yapmakta ve yapmamakta özgürsün. Ama gel bunların üzerinde biraz düşünelim. Hangisi daha iyi sonuç verir. Çünkü ben felsefe severim. Felsefeyi küçümseyen, boş gören ve hayatı ezbere yaşayan bir çoklarının aksine, ondan hep faydalandım. Benim hayatım başıma gelen talihsizlikler veya mutlu tesadüflerden oluşmamalı. Onu ben inşa etmeliyim. Değiştirmeli, dönüştürmeliyim. Kendimi tekrar etmemeliyim. Ben siren sesi çaldığında sıranın altında neden beklediğimi bilmeliyim. Çünkü bence de ve kesinlikle sorgulanmayan bir hayat yaşanmaya değmez…
İşte bu yüzden Sokrates’in isminin anlamını bile merak ettim.
Yunanca bütün anlamına gelen sma ve kural anlamına gelen krtos kelimelerinden türetilen Sokrates, bütün kural anlamına geliyormuş. Çok ilginç bir bilgiydi bu benim için. Hayatta ki her şeyi sorgulamış birinin ismi “bütün kural” demekmiş. Demek ki bütün kural buymuş, tek kural; sorgulamak…