Hatıralarla Türk Musikisi (96) Küçük Müezzin Çelebi Mehmed Efendi
Küçük Müezzin Çelebi Mehmed Efendi’nin doğum tarihi kesin olarak bilinmiyor. Tahminen 1650-1655 yılları arasında İstanbul’da doğar. Adı Mehmed’dir. Ailesi hakkında fazla bilgi yoktur. Bazı kaynaklar, “İstanbullu Mehmed” olarak yazar. Şayhülislâm Esat Efendi, “Atrab-ül Âsar adlı eserinde, Çelebi ile ilgili olarak, bestekârlığından ziyade muhteşem bir sese sahip, ünlü bir hanende olarak bahseder.
18. yüzyılın musikimiz açısından en verimli yıllarında yetişen bir bestekâr ve hanendedir. Olağanüstü ses güzelliği, icrasındaki mükemmellik, rindmeşrep (dünya işlerini hoş gören), kalender yaratılışı, sözü-sohbeti yerinde bir kimse olması, çevresinde hayranlık uyandırır. Musiki tarihimize iz bırakanlardan biridir.
Dr. Nazmi Özalp, Küçük Müezzin Çelebi ile ilgili tarihçi Ahmet Refik Altınay’dan alıntıdan lşöyle bahseder; “Girmediği saz âlemi yoktu. Vüzera (Vezirler) meclislerinde, zevk ve eğlence âlemlerinde, tatlı sesi ile ufukları çınlatırdı” diyor.
Küçük Müezzin Çelebi Mehmed Efendi, sesinin güzelliği sayesinde saraya hanende olarak girer. Amcazadesi Hüseyin Paşa, İstanbul Kaymakamıdır. Küçük Müezzin Çelebi, sevdii bir kadınlar bir gece yakalanır. O zaman bunun cezası idamdır. Amcazâdenin huzuruna getirirler. Küçük Müezzin Çelebi’nin şöhretini amcadaze de bilmektedir. Çelebi’yi paylar. Küçük Müezzin Çelebi, alışkanlığı icabı, eğlence âlemlerine devam eder. Şöhreti o kadar artar ki İstanbul’un mehtaplı semalarına yükselen billur sadâsı, saray içinde bile tatlı akisler bırakır. Padişah 2. Mustafa zamanında Padişah Nedimi olur. Daha sonra Anadolu Muhasebeciliğine tayin edilir. “Musiki fenninde, hace-i sani ve üstad-ı kâr” diye anılır. Sarayda devam eder. Bu arada dışarıdaki zevk âlemlerine devam eder.
Sarayda, nazahatı, nezaketi, parlak ve tatlı sesi ile Padişah 2. Mustafa’yı âdeta büyüler. Amcazade bu durumu çekemez. Ne zaman Padişahın huzuruna çıksa, Çelebi’yi kötüler. Hatta yaptığı eyyamlığından dolayı huzuruna getirildiğini söyler. Padişahın onayı ile Küçük Müezzin Çelebi Edirne’deyken İstanbul’a yollar ve evinde oturmaya mecbur eder. Küçük Müezzin, sanatı ve zekâsı ile geçinir. Fırsat buldukça Vezirler ve şairler meclislerine gider. İhtiyarlığına rağmen her yerde kendini saydırır.
Küçük Müzezzin Çelebi, genelde Mehmed Efendi olarak da bilinir. Mehmed Efendi, ömrünün sonlarında Edirne’ye tekrar gider ve 1716 yılında Edirne’de vefat eder.
Ustaca okuyuşu ve parlak sesiyle, dönemin üslûp sahibi bir hanendesi olarak tanınan Küçük Müezzin Çelebi Mehmed Efendi, Enderun’da aldığı ilk musiki bilgilerini diğer musiki ustalarının dersleriyle pekiştirerek kendini yetiştirir. Nazarî musiki bilgisinin çok kuvvetli olmamasına rağmen, zamanın bestekârları arasında yer edinir.
Nuri Özcan, İslâm Ansiklopedisinde Küçük Müezzin Mehmed Efendi hakkında şöyle not düşmüş: “Dimitrie Cantemir, dönemin ünlü musikişinaslarından Kasımpaşalı Koca Osman’ın talebelerinden bahsederken, hanendeler arasında Mehmet Efendi’yi de sayar. Raşid, tarihinde ondan musiki ilminde ikinci hoca (hâce-i sani) ve büyük üstad-ı kâr olarak bahseder.
Mehmed Efendi, bir takım dinî eserler de bestelemesine rağmen daha çok din dışı sahadaki eserleriyle bilinmektedir. Ne yazık ki beste ve Semâi formunda sadece üç eseri zamanımıza ulaşmıştır.”
Devam edecek…
Kaynak: Dr. Nazmi Özalp: TÜRK MUSİKİSİ TARİHİ – 1. Cilt – Sayfa: 185-186
Nuri Özcan: İSLÂM ANSİKLOPEDİSİ 4. Cilt
Yılmaz Öztuna: BÜYÜK TÜRK MUSİKİSİ ANSİKLOPEDİSİ – 1. Cilt – Sayfa: 39