Süleymanın Tacı
I. Süleyman, Osmanlı İmparatorluğu'nun onuncu padişahı ve 89. İslam halifesidir. Batı'da Muhteşem Süleyman, Doğu'da ise adaletli yönetimine atfen Kanûnî Sultan Süleyman olarak da bilinmektedir.
Kanuni'nin dört katlı tacı ya da Sultan I. Süleyman'ın Venedik miğferi olarak bilinen tac ise Osmanlı-Habsburg rekabeti bağlamında sultanın gücünü yansıtmak için tasarlanmış, ayrıntılı bir padişahlık tacıydı.
Sultan tarafından 1532 yılında satın alındı. Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı siyasi durumunu güçlendirmek, Avrupa ile ticareti teşvik etmek ve bu miğfer gibi pahalı mücevherler satın almak için siyasi ve diplomatik adımlar atmıştır.
Şimdi bu tacın hikayesini Mevlana’dan dinleyelim;
“Rüzgâr, Süleyman’ın tahtına ters esti…
Süleyman dedi ki: Ey rüzgâr, ters esme! ;
Rüzgâr da ey Süleyman dedi, sen de ters hareket etme! Ters hareket edersen, benim tersliğime kızma!
Allah, biz ders alalım da insafa gelelim diye bu teraziyi halk etti.
Sen eksik dirhem korsan ben eksik tartarım…
Sen benimle apaydın muamelede bulunursan ben de seninle apaydın muamelede bulunurum!
Böylece Süleyman’ın tacı da eğrildi. Aydın günü ona gece etti âdeta!
Süleyman dedi ki:
Ey taç, neden başımda eğrilirsin… A güneş, doğumdan eksilme benim!
O eliyle tacı düzelttikçe taç eğrilmekteydi yiğidim!
Tam sekiz kere doğrulttu, sekiz kere eğrildi…
O da dedi ki:
Ey taç, bu ne bu? Eğrilme artık!
Taç dedi ki:
Beni yüz kere doğrultsan yine eğrilirim, çünkü inanılır kişi, sen eğrilmedesin!
Süleyman, bunun üzerine kalbini doğrulttu, gönlündeki şehvetten soğudu…
Tacı da derhal doğruldu, nasıl istiyorsa başında öyle durdu.
Süleyman, bundan sonra onu mahsustan eğriltmede, taç da inadına doğrulmadaydı.
O ulu Peygamber, tacını sekiz kere eğriltti; her defasında taç, başında doğruldu.
Taç, dile geldi de ey padişah, nazlan dedi… Kanadından mademki tozu, toprağı silktin; uç!
Bana izin yok ki bundan ileriye geçeyim…
Bu sırrın gayb perdelerini yırtayım!
Elini sen ağzıma koy da kapat…
Ağzım, beğenilmeyen şeyler söylemesin!
Hasılı sana ne dert gelirse başkasına kabahat bulma; kendine bak! “
Mesnevi. IV.1887 -1913