Hatıralarla Türk Musikisi (112) Rauf Yekta Bey -3
Rauf Yekta Bey, Türkçe’yi, yaşadığı dönemin anlayışı gereği bütün incelikleriyle çok ustaca kullanan bir yazardır. Daha 17 yaşındayken gazete ve dergilerde yazmaya başlar. Döneminde yayınlanan; “Şehbal, Yeni Mecmua, Hale, Nokta, İkdam vb. yerli yayınlardan başka La Revue Musicale, La Mande Musicale gibi Fransız Dergilerinde de araştırma yazıları yazdı. 8 Mart 1932 yılında Kahire’de düzenlenen Mûsikî Kongresine Mesut Cemal ile katılır.
Rauf Yekta Bey, bestekâr, sazende, müzikolog ve öğretmen olarak, mûsikîmizi sağlam temellere oturtmanın gayretiyle bir ömür emek verir. Toplumsal ilişkilerde dengeli, alçak gönüllü, yardımsever bir yapısı vardır.
Rauf Yekta Bey’in, özellikle Ziya Gökalp’in Türk Mûsikîsi ile ilgili yarım yamalak, yanlış ve hayali bilgilerle yazısına, uzun uzun cevap verdiği “MÛSİKÎ TARİHİMİZDEN BELGELER” yazısı, 1994 Aralık tarih ve 447 sıyılı Mûsikî Mecmuasında yayınlanmıştır.
Yine Mûsikî Mecmuasının 1965 Ocak 203’ncü sayısında Rauf Yekta Bey’in ölümünün 30’ncu yılında Halil Bedîi Yönetken, Rauf Yekta Bey ile ilgili hatıralarını şöyle yazmış; “Kendisiyle tanıştıktan sonra ilk işim, onun Fransız Mûsikî Ansiklopedisine yazmış olduğu (2945-3064’üncü sayfalar) sık sık satırlı 119 sayfa tutan “Türk Mûsikîsi” başlıklı monografisini arayıp bulmak, onu dikkatle okumak, adeta tahsil etmek oldu. Rahmetli, bu monografiyi Bab-ı Âlî Divan-ı Hümayun Bürosu Şefi titri altında yazmış.”
Halil Bedîi Yönetken devam ediyor; “Rauf Yekta denilince, kırk yıla yakın bir zaman önce gazete sütunlarında, birbirimizi şahsen tanımadan yaptığımız münakaşaları üzüntü ile hatırladım. Bir süre sonra rahmetli Dürri Bey’in (Turan) delâletiyle tanıştık. Ben kendisine hürmet ettim, o bana nezaket gösterdi, dost olduk. Rauf Yekta Bey’i, nazik, çelebi bir insan olarak tanıdım. Klâsik Türk Mûsikîsinin tanınmış bilgini, kuvvetli kalem sahibi, hoşsohbet, tatlı tebessümlü bir kişi idi” diye uzun uzun yazmış. Yine 1965 yılı Mûsikî Mecmuası’nın 1965 yılı Ocak ayı 203 sayılı nüshasında, Kemençe Sanatçısı Ruşen Ferit Kam, RAUF YEKTA BEY” başlıklı yazısında; “1923 yılında tayin edildiğim Dârulelhan Öğretim Ailesinde Rauf Yekta Bey’den çok feyiz aldım ve faydalandım. Rauf Yekta Bey, ilk mûsikî bilginimizdi. İlk olarak bizlere mûsikî kültür ve tarihimizin en önemli, en esaslı kaynaklarını tanıtan ilk büyük mûsikî üstadımız olmuştu. Albet Lavignac’ın meşhur Mûsikî Ansiklopedisine yazmış olduğu Türk Mîsikisi hakkındaki monografi, bugün bütün dünya kütüphanelerinin demirbaşları arasındadır.”
“Türk Mûsikîsi Tetkik Heyeti Başkanlağında seneler içinde mûsikîmizin dinî ve lâdinî mahiyetindeki yüzlerce eser, onun ve arkadaşlarının büyük emek ve gayretleri ile ölümsüzlüğe erişmişlerdir.”
1935 yılı Ocak ayının 10’uncu günü, onun Nakkaş Kabristanındaki defininden dönerken; Cemal Reşit Bey, onun sanat uğrundaki uzun yıllar yaptığı mücadele ve mücahedeleri hatırlamış olacak ki birden, rahmetli Mesut Cemil’e ve bana dönerek; “Mûsikînin şehidi oldu” demişti.
Cemal Reşit’in hakkı vardı.
Yine Mûsikî Mecmuası’nın aynı sayısının 328’nci sayfasında İsmail Baha Sürelsan; “Rauf Yekta Bey, Saadettin Arel ve Dr. Suphi Ezgi’ye mûsikî nazariyatı hevesini aşılayan insandır. Mesut Cemil ile gittikleri Kahire Mûsikî Kongresinde “Mûsikî Akademisi’nin kurulmasını istediğinde, Fransız Baran Der Langer, Rauf Yekta Bey’; “Peki, Mûsikî Akademisini kurduk diyelim. Senden başka kimi öğretmen olarak yazacağız?” diye takdirini bildirir.
Rauf Yekta Bey’in, dinî ve din dışı olmak üzere sağlam, geleneksel kurallara bağlı 50 kadar eseri mevcuttur.
Öğrencileri; Dr. Suphi Ezgi, Neyzenbaşı Emin Yazıcı, Zeki Ârif Ataergin, Mesut Cemil, Burhaneddin Ökte, Şefik Gülmeriç’tir. DEVAM EDECEK
Kaynak: Dr. Nazmi Özalp: TÜRK MÛSİKÎSİ TARİHİ - 2. CİLT - Sayfa: 83-86
Süleyman Erguner: RAUF YEKTA BEY (Neyzen-Müzikolog-Bestekâr)
Yılmaz Öztuna: BÜYÜK TÜRK MÛSİKÎ ANSİKLOPEDİSİ - 2. Cilt - Sayfa: 218-320
TÜRK ve DÜNYA ÜNLÜLERİ ANSİKLOPEDİSİ - 9. Cilt - Sayfa: 4680-4681