Çorum
Açık
18°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3370 %0,30
48,6330 %0,51
Ara

HATIRALARLA TÜRK MUSİKİSİ 15

YAYINLAMA:
HATIRALARLA TÜRK MUSİKİSİ 15 HACI ARİF BEY Hacı Arif Bey 1831 yılının (takriben Eylül ayında) İstanbul Eyüp’de dünyaya gelir.Eyüp, İstanbul’un en ruhani semtidir. Osmanlı Devleti’nde sarıklı, özel üniformalı ilmiye görevlileri ki bunlar, din, adalet ve eğitim sahalarında vazifeli insanlar bu semte yerleşmişlerdir. Haliç kıyılarına doğru Sultan Sarayları dizilidir. Dini hava hakimdir. Eyüp koyu bir Türk muhitidir. Ahlak çok disiplinli, terbiye çok kaidelidir. Arif Bey’in genç yaşta Saray protokolüne çabuk adapte olması bu yüzden kolay olmuştur. 5 yaşında ilkokula başlar. Arif bey, okulun ilahi grubuna girer. Sesinin güzelliği ve bir defa dinlediği ilahiyi hemen ezberlemesiyle dikkat çeker. Kendinden 6 yaş büyük olan Zekai Efendi’nin eğitimine verilir. Zekai Efendi, Arif Bey’in daha ileri musiki eğitimi alması için hocası Eyyubi Mehmet Bey’e götürür.Arif, 1840 yılında Mehmet Bey gibi devrinin en tanınmış bir bestekarıyla meşke başlar. Okurken usul vurmak vazgeçilmez kaidedir. Böylece usulleri de öğrenir. EyyubiMehmet Bey dinler dinlemez, büyük bir istidat karşısında olduğunu anlar. En girift besteleri bir dinleyişte ezberleyip tekrar eder. Makamları derhal kavrayıp ayırır. Geçkileri anlayıp eserin usulüne hemen girer. Sesi tamamen falsosuz, inanılmaz derece güzel ve tesirlidir. Bu suretle Arif Mehmet Bey’den 30 fasıl meşkeder. O zaman ki fasıl eserleri, 2 beste, 1 aksak semai ve 1 yürük semai olmak üzere 4 parça klasik güfteli sözlü eserlerden oluşur. Buna Hicaz makamından misal verecek olursak: Hacı Sadullah Ağa’nın 32 zamanlı Hafif usulünde: Olmada dillerrubude gamze-i cadusuna. İsmail Dede Efendi’nin Aksak semai usulündeki Ağır Semai eseri: Ezmezem ikrar aşkı, saklarım canım gibi. Tabi Mustafa Efendi’nin Yürük semai usulündeki eseri: Takat mı gelir sevdiğim ol şivevünaze. Esere o makamdan taksim veya mesela Neyzen Aziz Dede’nin Hicaz Peşrevi ile başlanırdı. Hacı Arif Bey’in başlattığı “romamtizm” ile fasıl anlayışı değişir. Fasıllarda küçük usuller kullanılmaya başlar.Hicaz makamından örnek verirsek, sırası şöyledir;
  1. Tanburi Osman Bey’in Hicaz Humayun Peşrevi
  2. AğirAksak: Zülfüne dil besteler zülf-i perişanın kadar, Astik Ağa
  3. Ağır Aksak: Bir nigah et ne olur halime ey gonca dehen, Cemil Bey
  4. Sengin Semai: Derdimi arz etmeye ol şuha bir dem bulmadım, Enderuni Ali Bey
  5. Aksak: Dil yaresini andıracak yâre bulunmaz, Şevki Bey
  6. Müsemmen: Kamer çehre periru tende canım, Hacı Arif Bey
  7. Türk Aksağı: Ey çerhisitemger, dili nalanıma dokunma Medeni Aziz Efendi
  8. Devri Hindi:Aşık oldum yavrucağım yüzüne, Enderuni Ali Bey
Ara Taksim
  1. Curcuna:Haberin yok mu senin ey dil-i zar, Leyla Saz
  2. Düyek: Kederden mi neden bilmem sararmış rengi ruhsarın, Mehmet Yürü
  3. Yürük Semai: Ülfet etsem yar ile ağyare ne, Şevki Bey
  4. Aksak: Tel tel taradım zülfünü, Sadettin Kaynak
  5. Aksak: Sazlar çalınır Çamlıca’nın bahçelerinde, Yesari Asım Arsoy
  6. Hicaz Saz Semaisi, Yusuf Paşa
Böylece Türk Musikisi ile ilgilenen okuyucularıma fasılın sırasını da böylelikle sunmuş olduk. Hocası Mehmet Bey, Arif’i devrin en kudretli bestekarı olan Dede Efendiye götürüp tanıtır.Dede , Arif’i dinler ve çok beğenir. Haftada bir gün evinde özel meşk eğitimi verir. Bu arada Dede’nin öğrencileri olan Mehmet Bey ile Zekai Dede’den sonra bizzat Dede’den ders alan klasik Türk Musikisinin meşk silsilesine bağlanır. Mehmet Bey talebesi Arif’i MızıkayıHümayun’un Türk Musikisi kısmına da yazdırır. Ve bu suretle Saray’a adımını atar.Mızıkayı Hümayun’un doğrudan Padişaha bağlı olarak Saray’ın bir dairesinde çalışması önemlidir. Burada Haşim Bey’in de talebesi olur. Bu arada Mehmet Bey, Arif Efendi’yi seraskerlik kalemlerinden birine de yazdırarak resmi yazışma alanında da yetilmesini sağlar. Mızıkayı Hümayun’da Haşim Bey’den eserler meşk ederken müthiş kabiliyeti ve etkili davudi sesiyle şöhreti yayıldı. Sonunda Sultan Abdülmecit’in huzuruna çıkarılır ve birkaç eser okur. Padişah çok beğenir. Arif Efendi’nin yüzünün güzelliği, kibarlığı ve inceliği sesinin güzelliği gibi Padişahı çok etkiler. Devamı Var… Kaynak: Yılmaz Öztuna – Hacı Arif Bey Dr. M. Nazmi Özalp- Türk Musikisi Tarihi 1. Cilt
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *