MAHREMİYET

Yayınlama: 03.08.2023
Düzenleme: 03.08.2023 15:33

MAHREMİYET

        Mahremiyet kavramı; İslam hukuk literatüründe aile hukukuna ait bir terim olup gizlilik, dokunulmazlık anlamına gelmektedir. Haram, mahrem, mahremiyet dini hükümlerde yasak olan her şey için kullanılmıştır.

Yüce dinimiz; aile, özel hayat ve evlerde ki mahremiyeti koruyacak bir takım kurallar, sınırlamalar koymuştur. Cahiliye devrinin yanlış uygulamaları yasaklanmış, Müslümanların özel hayatı koruma altına alınmış, ev ve odalara girme kuralları konulmuştur. Müslüman erkek ve kadınların birbirlerine art niyetle bakmamaları, tesettüre riayet edilmesi istenmiş, insanların özel hayatlarının araştırılması  (tecessüs), gıyaplarında hoş olmayan sözler söylenmesi (gıybet) men edilmiştir.

Mahremiyet ilk insan Hz. Adem (as) ve Hz. Havva’nın yaratılışına dayanır. Şeytanın hilesi ile yasaklı meyveyi yerler, üzerlerinden cennet elbiseleri çıkarılır ve mahrem yerleri açılır, bu durumdan çok utanıp cennet yapraklarıyla kapatırlar. Bunun üzerine cennetten çıkarılırlar.

AllahuTeala şöyle buyuruyor:

“Ey Ademoğluları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık. Takva elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın ayetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.” (Araf/26)

Bedenimizi örtmek, onu kem gözlerden ve sözlerden muhafaza etmek fıtri ve ahlakî bir davranış olup her şeyden önce dini bir yükümlülüktür. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

“Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu onlar için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah yaptıklarından haberdardır.”(Nur / 30)

“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Yüz ve el gibi görünen kısımlar müstesna, güzelliklerini ve süslerini teşhir etmesinler, zinet yerlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarına kadar salsınlar. Güzelliklerini ve süslerini; kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, kendi oğlundan, üvey oğlundan, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, Müslüman kadınlardan, kendi cariyelerinden, erkeklikten kesilip kadınlara ihtiyaç duymayan hizmetçilerden veya henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Bir de gizledikleri güzelliklere, süsleri dikkat çekecek ve erkeklerde arzu uyandıracak şekilde ayaklarını yere vurarak yürümesinler. Ey müminler! Hepiniz tövbe ederek, Allah’a yönelin ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur / 31)

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mümin kadınlara söyle, evlerinden dışarı çıktıkları zaman dış örtülerini üstlerine alsınlar. Bu onların iffetli kadın olarak tanınmaları ve kötü insanlar tarafından sözlü veya fiili incitilmemesi için, en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. (Ahzap/59)

Kur’an-ı Kerim ayetlerinin apaçık beyanı ile; Yüce Allah erkek-kadın bütün müminlerden mahremiyet, edep ve haya konusunda hassas olmamızı emretmektedir. Gözlerimizi haramdan çevirmenin ve tesettüre riayet etmenin, hepimiz için bir vecibe olduğunu ifade buyurmaktadır. Tesettür ayeti inzal buyrulunca ardından yaşananları, Hz. Aişe validemiz şöyle anlatıyor:Allah, başörtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar ayetini indirince, onlar dışarda giydikleri uzun elbiselerin kenarından kesip elde ettikleri parça ile derhal başlarını örttüler. Allah, ilk muhacir kadınlara rahmet eylesin. Ashab-ı Kiram’daki teslimiyete bakınız, değerli okurlar ayet tebliğ oluyor anın da uygulanıyor.

İslam ahlakına uymayan vücut hatlarını belli edecek ölçüde dar, ince ve şeffaf, gösterişli, teşhir odaklı kıyafetler, teşhir odaklı yüzler; dövme kaşlı, makyajlı deve hörgüçlü başörtülüler vs. beden mahremiyetini zedelediği için sevgili Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurmaktadır:

“…Giyinmiş çıplak kadınlar ki, bunlar Allah’a itaatten dışarı çıkmışlardır.Bunlar başkalarını da baştan çıkarırlar.Bu kadınlar cennete girmek şöyle dursun, kokusunu dahi alamazlar, hâlbuki onun kokusu çok uzak mesafeden alınır.” buyurdular.(Müslim)

Değerli okurlar;

Üzülerek ifade ediyorum ki; günümüzde internet, filmler, diziler, sosyal medya ve modanın oluşturduğu kötü akımlar gençliğimizin ve toplumumuzun değerlerini zedeleyip, aşındıran bir duruma gelmiştir. Sosyal ağların yaygınlaşmasıyla sanal âlemin cazibesine kapılan, mahremiyet duygusundan mahrum yetişkin ve genç bireyler edep ve haya duygularını yitirmişlerdir. Muhakkak ki mahremiyetin muhafazası, insandaki edep ve hayanın korunmasının bir tecellisidir. Sosyal medya da umarsızca yapılan paylaşımlar, aileye ait hassas konuların dış dünya ile paylaşımı, bu sınırların ihlali ahlaki çöküntülere sebep vererek, ailelerin dağılmasına sebebiyet vermektedir. Dedeler dede olduklarının farkındalığını unuttu, babalar baba olduğunun farkındalığını, anneler anne olduğunun farkındalığını yitirdiler. Değer yargıları bozulmuş bireylerin, sağlıklı ailelere sahip olması mümkün değildir. Erdemli bir toplum olmanın yolu;İslami, ahlaki, manevî kültürel değerlerimize sahip çıkmaktan geçtiğini unutmayalım.      Selam ve dua ile.