Geçmişte aileleri aynı sofrada buluşturan siniler, yalnızca yemek aracı değil; paylaşımın, birlikteliğin ve misafirperverliğin de sembolüydü. Özellikle Anadolu kültüründe yer sofralarının merkezinde yer alan bu geniş ve işlemeli tepsiler, modern masaların yaygınlaşmasıyla yavaş yavaş hayatımızdan çıktı. Ancak “atmaya kıyamayanlar” bugün beklenmedik bir kazançla karşı karşıya.
Nostaljik parça koleksiyonerlerin gözdesi oldu
Antikacıların ve koleksiyonerlerin radarına giren siniler, artık bir mutfak eşyasından çok daha fazlası olarak görülüyor. Kimi için geçmişin hatırasını yaşatan bir anı, kimi için ise dekoratif bir sanat eseri niteliğinde. Özellikle el işçiliğiyle yapılan, tarihi dokusunu koruyan parçaların değerinin katlanarak arttığı belirtiliyor.

Dudak uçuklatan fiyatlar
Online satış platformlarında ve müzayedelerde eski sinilerin 55 bin liradan başlayıp 100 bin liraya kadar alıcı bulduğu görülüyor. Uzmanlara göre bu astronomik fiyatların arkasındaki en önemli sebep, sinilerin artık nadir bulunması ve çoğunun ince işçilikle, tek tek el emeğiyle üretilmiş olması.
Antikacıların avına çıkan yeni hazine
Bugün birçok kişi için sadece eski bir eşya gibi görünen siniler, aslında saklanan bir hazine değerinde. Yıllardır sandıklarda, köy evlerinde veya çatı aralarında unutulan bu parçalar, sahiplerine hiç beklemedikleri bir kazanç sağlayabiliyor. Antikacılar ise koleksiyonlarını genişletmek için bu nadide objelerin peşine düşmüş durumda.
Kültürel Mirasın Parlayan Parçası
Türkiye'nin hemen her yöresinde, bakır ya da pirinç siniler, yalnızca yemek aracı değil; paylaşımın, misafirperverliğin ve toplumsal birliğin sembolüydü. Modern mutfak düzeniyle kullanım dışı kalan bu parçalar, şimdi estetik ve nostaljisiyle koleksiyoncuları büyülüyor.