Bitti Diye Üzülmeyin, Yaşandı Diye Mutlu Olun
Bazı cümleler vardır, sanki hayatın özetini birkaç kelimeye sığdırır. İçinde hem bir vedanın burukluğu hem de bir hatıranın sıcaklığı vardır. İnsan, zaman zaman elindekini kaybettiğinde, geçmişin kıymetini anlar. Oysa mesele sadece sahip olmak değil, yaşanmış her anı hissedebilmek, her duyguyu içtenlikle tadabilmektir.
Hayatın tabiatı geçiciliktir. Her sabah bir akşamı hazırlar her bahar bir sonbaharın habercisidir. Aşklar biter, çocuklar büyür, dostluklar şekil değiştirir. Ama geriye kalan "yaşandı" diyebileceğimiz anlardır. Bir bakış, bir kahkaha, bir yağmur altında yürüyüş… Ne kadar kısa sürerse sürsün, içten yaşandıysa kalıcıdır. Çünkü hatıraların ömrü, yaşanmışlığın derinliğiyle ölçülür.
Bazen bir yolculuğun sonuna geldiğimizde, içimizi bir hüzün kaplar. Gitmek istemeyiz. Bitmesin isteriz. Ama şunu unuturuz: O yolculuğa hiç çıkmamış da olabilirdik. O insanı hiç tanımamış, o şehri hiç görmemiş, o şarkıyı hiç duymamış olabilirdik. Oysa şimdi, elimizde bir dolu anı, bir dolu iz var. Bu izler bazen acıtır, evet. Ama aynı zamanda yaşadığımızı da kanıtlar. Çünkü canımızın yandığı yer, kalbimizin gerçekten attığı yerdir.
Vedalar kaçınılmazdır ama değersiz değildir. Her veda, bir yaşanmışlığa saygıdır aslında. Bir kapanış cümlesi gibidir. Ve bazı cümleler noktayla değil, teşekkürle biter. “Teşekkür ederim” der insan, “iyi ki yaşadım, iyi ki bildim, iyi ki hissettim.”
Hayatı anlamlı kılan da budur belki... Her şeyin bir sonu olduğunu bilerek, yine de sonuna kadar yaşayabilmek. Bitmesin diye değil, kıymet bilerek yaşamak. Çünkü bazı şeyler sadece bittiği için güzeldir bazı şarkılar kısa olduğu için akılda kalır, bazı anılar bir daha gelmeyeceği için yürek yakar.
Son sözü yine o cümle söylesin:
Bitti diye üzülmeyin, yaşandı diye mutlu olun.
Çünkü hayat, biriktirdiğimiz yaşanmışlıklardan ibarettir. Ve bu birikimler, bize ait olan en gerçek hazinedir.