Çorum
Açık
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
39,7794 %0.02
46,5499 %0.16
Ara

Yusuf Kuyudan Çıktı

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Kuyular karanlıktır. Sessizdir, soğuktur ve çoğu zaman kimsenin uğramadığı yerlerdir. Oraya düşen ya da atılan biri için dünya, yukarıdan sarkan bir ip kadar uzak ve belirsizdir. Kimi zaman bu ip umut olur, kimi zaman yalnızca hatıra... Ama insanın içinde, her zaman, her kuyunun bir ağzı vardır, Yusuf'un kuyudan çıkabileceği gibi.

Yusuf, sadece bir isim değil, insanoğlunun en kadim hikâyelerinden biridir. Kur’an’da da geçen bu kıssa, ihanetle başlayan ama ilahi bir hikmetle nihayetlenen bir yolculuktur. Kardeşlerinin kıskançlığıyla bir kuyuya atılan Yusuf, oradan geçen bir kervanla kurtarılır, Mısır’a köle olarak satılır, iftiraya uğrar, zindana düşer… Ve sonra bir sabah, tüm bunların üzerinden yükselerek Mısır'ın en bilge yöneticisi olur. Çünkü Yusuf’un kuyusu kaderin derinliğiyle kazılmıştır. Oradan çıkışı, yalnızca bir kurtuluş değil, bir yükseliştir.

Ama aslında her insanın bir Yusuf’u vardır içinde. Herkesin bir kuyusu vardır. Kimimizin kuyusu çocuklukta yaşadığı bir travma, kimimizin yalnızlığı, kimimizin yoksulluğu, kimimizin unutulmuşluğu… Kuyular değişir ama hissi değişmez: Çaresizlik. O derinlikte zaman durur, ses yankılanır ama duyulmaz. Herkesin yukarıda bir hayatı vardır, ama senin sesin dibi gösteren taşlara çarpar.

Yusuf’un kıssası bize şunu öğretir: Kuyudan çıkmak sadece yukarı doğru bir hareket değildir. Aynı zamanda içeriye, kendine doğru bir yolculuktur. Karanlıkta neyle yüzleştiysen, çıktığında onunla yürümek zorundasındır. Kuyu, seni senden ayıran değil; seni sana gösteren yerdir. Orada acını tanırsın, gururunu, korkunu ve sabrını… Yusuf’un kuyudan çıkışı, sadece kurtuluş değil; olgunluğun, dönüşümün ve affın da simgesidir.

Ve sonra, bir sabah olur. Kimseye haber vermeden. Bir ses gelir: “Yusuf, senin için zaman doldu.” Ve sen, dizlerinin bağı çözülse de ayağa kalkarsın. Çıktığında eski sen değilsindir artık. Kuyu, seni büyütmüştür. Acı, seni arıtmıştır. Ve sen, sana yapılanı unutmayarak ama kinlenmeyerek yürümeye başlarsın. Yusuf gibi.

Çünkü bazı kuyular sadece seni sınamak için değil, seni sen yapacak olanı ortaya çıkarmak için kazılmıştır.

Artık Yusuf kuyudan çıktı. Belki sen de çıkmak üzeresin. Belki ip sarkıtıldı bile, sadece tutman gerekiyor. Belki de sen, başkasının kuyusuna ip sarkıtacak olan kervansın. Kim bilir?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *