Çorum
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
39,7691 %0.02
46,6109 %0.38
Ara

Hatıralarla Türk Musikisi (90) Hacı Faik Bey

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Tahminen 1831 yılında İstanbul-Üsküdar’da doğar. Öğrenim derecesi detaylı bilinmiyor. Dellâlzade İsmail Efendi’nin talebesidir. Küçük yaşta Enderun’a alınarak musikiyi Dellâlzade’den öğrenir. Enderuni Ali Bey ve Hacı Arif Bey ile yakın arkadaştır. Saraydan ayrıldıktan sonra Aksaray’daki “Kız Sanayi Mektebi” ile Haseki Hastanesi Müdürlüklerinde bulunur. Bu sırada Hacca gider. 1891 yılında 60 yaşında zatürreden vefat eder.

Hacı Faik Bey’in, 19. Yüzyılın en dikkate değer ve bu dönemin kudretli ve başarılı bestekârlarından olduğunu belirten Dr. Nazmi Özalp, şöyle açıklıyor; “Musikimizin dinî, dindışı kısımlarında, ayinden ilâhiye, kâr’dan şarkıya kadar birçok eser bestelemiştir. Klâsik musiki yolunda çalışmalarının yanı sıra geçen yüzyılın ikinci yarısından sonra gittikçe revaç bulan ve önem kazanan şarkı yolundaki çalışmalarını bir hizaya getirmeyi başarmış ve bunu sağlamış bir bestekârımızdır. Bazıları Hacı Arif Bey’in etkisinde kaldığını iddia etseler de bu doğru değildir. Aksine, Hacı Faik Bey, eserlerinin her türüne kendi damgasını vurmuş olan bir kanaatkârdır.” “İyi bir neyzen ve griftzen olmasına rağmen, daha çok usta bir hanende olarak tanındı. Ağabeyi Salim Bey gibi saz eseri değil, söz eserleri besteledi. Mevlevilik tarikatına mensuptu. Yegâh ve Dügâh makamlarında iki Mevlevi âyini bestelemiş, sadece biri bugüne gelmiş. Yegâh âyini unutulmuştur. Dügâh âyini ise zamanında birkaç kez Üsküdar Mevlevihanesi’nde okunmuş ve sonradan notaya alınmıştır. Nota bilmediği tahmin ediliyor” diye yazmış.

Hacı Faik Bey, Beş yüzden çok eser bestelemiş, bunlardan ancak yüz eli kadarı günümüze gelmiştir. Büyük beste formunun son ustasıdır. Şiirle uğraşmış, eserlerinin çoğunun sözlerini kendisi yazar. Şiirde kullandığı Türkçe, o zamanki anlayışa göre daha sadedir. 

Daha çok, halk zevk ve sanat anlayışına yakın bir dili vardır. Şiirlerinde “Faik” mahlâsını kullanır. 

Hacı Faik Bey, ayrıca, çok sayıda öğrenci yetiştirerek çok büyük hizmette bulunur. Öğrencilerinden belli başlıcaları şunlardır: Hammamizâde Osman Efendi, Hacı Kirami Efendi, Hafız Ahmed Nazil Efendi, Said Özok, Sultan Mehmed Vahdeddin, Mersiyehan Hacı Süleyman evfik Efendi, Lemi Atlı, Şeyh Etem Efendi, Hafız Mustafa İhsan Beydir.

1881 yılında “Faikü-Âsar” adıyla “Güfte Mecmuası” yayınlar.

Hacı Faik Bey, Hacı Arif Bey’in vefatı üzerine, Hicaz makamında “Ateşi suzan-ı firkat yaktı cism-ü cânımı” şarkısını besteler. Hacı Faik Bey’in tanınmış eserlerinden birkaç şöyledir. Dügâh Kâr, Rast Nihansın dideden ey mest nâzım. Dügâh şarkı: Bir “Bir mehvese bağlandı gönül hayli zamandır.” Rast: “Bir döndürdü ki beni bahtı siyahım.” Hüzzam: “Gör halimi canâ, baha hicran neler etti=” Hüzzam: “Olsa artan reşk-i gülzar-ı irem. Edirne Türk Müziği Topluluğunu yönetirken geçtiğimiz muhayyer fasılda Hacı Faik Bey’in Devri Hindi usulündeki şarkısının ara nağmeleri olmadığı için biz, zemin, nakarat, meyan ara nağmesi ile koda’sının notalarını biz yazdık.   DEVAM EDECEK

Kaynak: Dr. Nazmi Özalp: TÜRK MUSİKİSİ TARİHİ - 1. Cllt  Sayfa: 266-267

Yılmaz Öztuna: BÜYÜK TÜRK MUSİKİSİ ANSİKLOPEDİSİ - 1 Cilt Sayfa: 281

Nuri Özcan: İSLÂM ANSİKLOPEDİSİ 14 Cilt  Sayfa: 284 - 474

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *