Hatıralarla Türk Musikisi (93) Neyzen Salim Bey
Neyzen Salim Bey, 1829 yılında İstanbul-Üsküdar’da doğar. Bestekâr Hacı Faik Bey’in ağabeyidir. Üsküdar Ahmediye’de Selami Ali Efendi Tekkesi Şeyhi Fethi Efendi’nin kızı Düriye Hanım ile evlenir. Kayınbabası gibi Sâdi tarikatına girer. Fakat aynı zamanda Mevlevi ve Rifâi’ye yakındır. Genç yaşında Şeyh Said Dede’den ney öğrenir. Döneminin büyük neyzenleri arasına girer. Bilhassa “Mansur” ney üflemekte çok mahirdir. Üsküdar Mevlevihanesi neyzen başı olur. Bir yandan da memuriyet yapar. Ticaret Nezareti Müdürlerindendir. Çok dindardır. Ramazan ayının 22. Gecesi Üsküdar’da Sandıkçı Rifâi dergâhında ney ile taksim ederken sekte-i kalpten vefat eder. Salim Bey’in talebeleri cesedini hemen yıkayıp mihrab önüne yerleştirirler ve şal ile örterler. Bütün dergâh, binlerce defa Kelime-i Tevhid okurlar. Ertesi gün, kalabalık cemaatle cenazesi kaldırılır. Selami Ali Efendi Tekkesinin türbesine defnedilir.
Salim Bey, saz eserleri ile tanınmıştır. Hicaz peşrevi çok meşhurdur. Hicaz peşrevi bütün İslâm âleminde çok büyük şöhret olur. Günümüzde de hâlâ en meşhur hicaz peşrevidir. Üsküdarlı Osman Şemsi Efendi, Salim Bey’in vefatı ile ilgili bu şiiri yazar:
“Ney çalar iken Rifâi Dergahında nâgehan.
Göçtü Allah diyerek i’lan kıldı vaslını.
Akl-ı âsir çıktı yazdı fetvine târih Şems,
Çaldı neyzen mir Salim ömrünün son faslını” 1884
Sonraları tekke ile bu türbe harap olur. İki tarafına nar resmi işlenmiş mezar taşı da mezarı da ortadan kalkar.
Salim Bey, Fethi Efendi’ye damat olduktan sonra tasavvufa ve edebiyata yönelir, etraflı bilgi sahibi olur. Dindar olduğu için birçok tekkeye devam eder ve ayinlere katılır.
Salim Bey’in ünü İstanbul’a yayıldıkça musiki sever çevrelerde aranan bir neyzen olur. Giriftzen Rıza Bey’in dostudur ve gidilecek yerlere genellikle birlikte giderler. Biri ney üflerken diğeri dem tutar. Yaşadığı sürece isteyen her heveskâra ney üflemeyi öğretir. Hayli öğrencisi vardır. En meşhur öğrencisi Neyzen Aziz Dede’dir. Hatırlı kimselerin konaklarına da derse gider. Bu yıllarda konaklara piyano girmeye ve Türk Musikisi icrasına katılmaya başlar. Salim Bey de bu sürece ayak uydurmaya çalışır.
Çok enteresandır, piyano ile eser icra edilirken akord tutmadığından, ney’in boyunu biraz kısaltarak akordu tizleştirir. Söz eseri bestelemişse da esas itibarıyla saz eserleriyle tanınır. Saz eserlerinin çoğu sevilir ve tutulur. Zevkli ve güçlü yeteneği sayesinde musikimize ölmez eserler besteler. Bir tarikata intisap etmesine ve tasavvufla uğraşmasına rağmen, eserlerinde daha çok duygu ve düşüncenin hâkim olduğu görülür. Saz eserleri repertuvarımızda 5 peşrev ile 4 saz semâisi bulunur. Çok güzel olan Muhayyer peşrevi ise Tanburi Cemil Bey’in muhayyer peşrevinin gölgesinde kalır. Giriftzen Asım Bey de Salim Bey’in talebesidir.
DEVAM EDECEK
Kaynak: Yılmaz Öztuna: BÜYÜK TÜRK MUSİKİSİ ANSİKLOPEDİSİ 2. Cilt
Dr. Nazmi Özalp: TÜK MUSİKİSİ TARİHİ 1. Cilt
Nuri Özcan: İSLÂM ANSİKLOPEDİSİ