Ruh Hali Tabağa Yansır Mı?
Bir dilim çikolatalı pasta belki bir ayrılık sonrası, belki de uzun bir iş gününün ardından hak ettim hissiyle duygularımızın bizi sofraya nasıl taşıdığını hiç fark ettiniz mi?
Modern yaşamın temposu arttıkça ruhsal yüklerimiz de artıyor. Ve çoğu zaman duygu geçişlerimizi yiyeceklerle bastırmaya çalışıyoruz. Stres, kaygı, mutsuzluk veya tam tersi aşırı mutluluk hali sadece zihinlerimizi değil tabaklarımızı da etkiliyor.
Duygusal Açlığı Gerçek Açlıkla Karıştırmayın
Bedenimiz aç değilken bile ruhumuzu doyurmak için yemeğe yöneliyoruz. Nöropsikolojik araştırmalar stresin beyindeki ödül sistemini tetiklediğini ve bu yüzden aşırı karbonhidrat ve şekere yönelimin arttığını gösterir. Ancak bu geçici rahatlama kilo artışı, insülin direnci ve sindirim problemleri gibi sağlık sorunlarına neden olur.
Beyin ve Bağırsak Arasındaki İlişki
İkinci beyin olarak tanımlanan bağırsaklar, yalnızca sindirim için değil. Bağırsak mikrobiyotası ile ruh sağlığı arasında çift yönlü bir ilişki bulunuyor. Dengesiz beslenme bu yapıyı bozarak depresyon ve anksiyete belirtilerini tetikleyebiliyor. Kısaca ruh halimiz ne kadar önemliyse ona, ona besinlerle sağladığımız destek de bir o kadar önemli.
Farkındalık Şart
Ne yediğimizi değil neden yediğimizi sorgulamalıyız. Hafif egzersizler, yeterli uyku, meditasyon ve profesyonel destek hem ruh sağlığını hem de yeme davranışlarını olumlu yönde etkiler.
Yeme atakları geldiğinde yapacağınız ufak davranışlar yeme dürtüsünü azaltacaktır. Örneğin ataklar geldiğinde kitap okumak, film izlemek veya zihninizi meşgul edecek herhangi bir davranışla atakların önüne geçebilirsiniz.
Unutmayın sağlıklı bir yaşamın anahtarı sadece ne yediğinizle ilgili değil, nasıl hissettiğinizde gizlidir.