YAPI DÜZENİ VE KENTSEL TOPRAK MÜLKİYETİ
6785 sayılı kanunun genel hükümleri arasında yer alan parselasyon planlarının yapılmasının 1882’den bu yana var olan düzenlemelerde bulunduğunu daha önce belirtmiştik. Yapılan imar planı gereğince kentsel toprak mülkiyetinin yeniden dağılımı anlamındaki parselasyon planları için 6785 sayılı Kanuna göre belediye encümenlerince onaylandıktan sonra tapuya tescil edilerek yürürlük kazanan bu planların, zorunlu haller dışında en az “imar adasını” esas alması gerektiği hükmü belirtilmektedir.
6785 Sayılı Kanun ile yeniden düzenlenen bir diğer hüküm ise gelişme alanlarında kentsel altyapı açısından öncelikli bir ihtiyaç olarak saptanmış olan yol ve kanalizasyon şebekelerinin yapılabilmesi için gerekli tüm maliyetlerin gelişme alanlarında parsel sahiplerine yüklemesidir. Bu şekilde yapılan yol ve lağımın iki tarafındaki diğer parsellerin sahiplerinden kendi parsellerine isabet eden yol ve lağım masrafı alınmadıkça yapısına izin verilmez. Alınan bu paralar yol ve lağımı yaptıranlar ve bu meblağı verenlere aynen iade olunur.”
İnşaat ve iskan ruhsatı verilmesi görevi belediyelere verilen imar planına uygunluk denetimi görevinin bir uzantısı olarak görülmektedir. 6785 Sayılı Kanun ve ilgili yönetmelikleri bugün olduğu gibi yapının bitim tarihini iskan ruhsatının alındığı tarih olarak belirlemekte ve iskan ruhsatı alınmamış binalara belediye hizmeti olan su, elektrik, vb. hizmetlerin verilmemesini hükme bağlamaktadır.
Günümüzde de devam etmekte olan genel eğilimle, bir yandan ruhsatsız binaların belediye hizmetlerinden yararlandırılmaması hükmünü içerir kanun metinleri hazırlanırken, öte yandan da, ruhsatsız veya ruhsatına aykırı olarak yapılmış binaları hoş görerek ve gerçekte tüm belediye hizmetlerinden yararlandırılarak, kentin yapılı alanlarının bunlar tarafından doldurulması karşısında, Kanunla belirlenen hükümler, uygulanamaz metinler haline getirilmiş durumdadırlar
Kamusal kullanım alanları için kısıtlı mali olanakları nedeniyle kamulaştırma yapmaksızın arsa üretme şansını kaybeden belediyelerin bu amaçlara tahsis edebilecekleri tek arsa kaynağı Vakıflar hariç olmak üzere gene kamu arsaları olmuştur. Bu gerçek ise kamuya ait arsa ve arazilerin gene kamu tarafından imar planları yolu ile talanı uygulamasını yaygınlaştırırken, bu arsaların bir bolümü de erişilebilirlik vb. kaygılardan uzak bir biçimde kamu binaları inşası için kullanılmıştır.
Planlamanın temel kaygısı olan, belediyelerin gelişme alanlarında arsa stokları edinmesi ve mevcut arsaları arttırmaları yolu ile müdahale yeteneklerinin geliştirilmesi, Türk belediyelerinin hiçbir dönemde sorunu olmamıştır.
1580 sayılı kanunla “belde halkının refah düzeyinin arttırılması” konusunda görevlendirilmiş olan belediyelerimizin bu görevi, gayrimenkul sahiplerinin rant düzeylerinin arttırılması biçiminde algıladığı da açıktır. Belde halkı için sosyal konutlar yaparak dar ve sabit gelirlilerin konutlandırılmasında Yenimahalle örneği çok uzun bir süre tek uygulama olarak kalmıştır.